Sadece tırmanmak için mi dağlar Ya da arzda görüntü olsun için mi Yeryüzünü gökyüzüne mi bağlar Ya da dünyada şekil ve biçim mi

Zirvelerinde kar-kış, tipi-boran Eteklerinde bahçeler ve bağlar Tur Dağı’nda Mûsâ Rabb’ini soran Dimdik duruşlarıyla ayettir dağlar

Yüklenin emaneti denince dağlara Bir kaçışla kaçtılar yüklenmekten Yürüdüler upuzun jeolojik çağlara Korktular ateşe sürüklenmekten

Dâvûd’la tesbih etti dağlar ve kuşlar Secdeye kapanmış öylece beklerler Üstlerinden aşılır nice yollar yokuşlar Onlar sabırlarına sabır eklerler

“Kur’an’ı indirseydik bir dağa eğer Paramparça olurdu Allah korkusuyla” Dağları bu şuurla anmaya değer Anmalı üfül üfül çiçek kokusuyla

“Biz Uhud Dağı’nı, o da sever bizi” Nur dağında parlayan nur sönmez hiç Yeryüzünde sıra dağlar dizi dizi Başlarında gam keder eksik olmaz hiç

Dünyayı omuzlarına yüklenmişler Mağaralarla nefes alıp verirler Okyanusların önünde diklenmişler Dileyene hazineler devirirler

Everest tepesi kadar yüksek olsan Himalayalar kadar uzun ve aşkın Bin yıl Nuh Nebi gibi hayatta kalsan Yıkılacaksın ve kalacaksın şaşkın

Bir yürütülüşle yürütüldükleri an Ve un ufak edildikleri zaman O korkunç zelzelede her yer kan Ve kıyamette dağlar olur saman