2. Sayı
Şiirhane
Sadece tırmanmak için mi dağlar
Ya da arzda görüntü olsun için mi
Yeryüzünü gökyüzüne mi bağlar
Ya da dünyada şekil ve biçim mi
Zirvelerinde kar-kış, tipi-boran
Eteklerinde bahçeler ve bağlar
Tur Dağı’nda Mûsâ Rabb’ini soran
Dimdik duruşlarıyla ayettir dağlar
Yüklenin emaneti denince dağlara
Bir kaçışla kaçtılar yüklenmekten
Yürüdüler upuzun jeolojik çağlara
Korktular ateşe sürüklenmekten
Dâvûd’la tesbih etti dağlar ve kuşlar
Secdeye kapanmış öylece beklerler
Üstlerinden aşılır nice yollar yokuşlar
Onlar sabırlarına sabır eklerler
“Kur’an’ı indirseydik bir dağa eğer
Paramparça olurdu Allah korkusuyla”
Dağları bu şuurla anmaya değer
Anmalı üfül üfül çiçek kokusuyla
“Biz Uhud Dağı’nı, o da sever bizi”
Nur dağında parlayan nur sönmez hiç
Yeryüzünde sıra dağlar dizi dizi
Başlarında gam keder eksik olmaz hiç
Dünyayı omuzlarına yüklenmişler
Mağaralarla nefes alıp verirler
Okyanusların önünde diklenmişler
Dileyene hazineler devirirler
Everest tepesi kadar yüksek olsan
Himalayalar kadar uzun ve aşkın
Bin yıl Nuh Nebi gibi hayatta kalsan
Yıkılacaksın ve kalacaksın şaşkın
Bir yürütülüşle yürütüldükleri an
Ve un ufak edildikleri zaman
O korkunç zelzelede her yer kan
Ve kıyamette dağlar olur saman