24. Sayı
Şiirhane
Hasret kokusu sarmışken havayı
yangın yeri yüreğim memleketimden hâlli
duvarlarına yazdım gecelerde
loş ışıklar çakarken isyan edercesine
koyu sohbetlerde dahi
aklıma varlığının çoğu gitti
çoğu kaldı
Kendimsedim uzakta olup yakında olanı
kendimsedim yakında kalıp uzakta olanı
kendimsedim olanı olmayanı
kendimsedim seni
kendimden kendime varı gitti
yoğu kaldı
Elleri nasırlı çocuksu tebessümler
gülüşleri buruk mutluluklar küskün
ümidi Torosların tütmede
salgınımsı bir uçukluk cereyan hâlinde
hadsizlik değil adı sevdalık
benden Kerbela’da bir yudum su
izi kaldı
Görmek inadına havada güneşi
yıldızı yerde toprağı başta
görmek yetersizliğinden erimek
erinmeden karışmak doğada doğaya
kutsal kitaplardaki tüm günahlara evet
diyebilmek senle karışmak doğaya
sedasız çaresiz seni gitti
sizi kaldı
İşçiler sokakta geceden kalan bağırışlarda
bizi bizi çağırmalı bizden öteye sessizce
şahitlik zor olmasa gerek ikimizle
çıktım senden kalamadım geriye
çıktın benden varamadın bir yere
benden geriye çoğu gitti, yoğu kaldı
yoğu gitti, sözü kaldı, izi kaldı
bizi kalamadı.