6. Sayı
Gezi Yazıları
Hayatımın hiçbir döneminde genel yargının aksine Norveç sevdam olmadı. Fakat yaklaşık bir yıl öncesinde Norveç’e yerleşmek üzere geldim. Geldim, yerleştim ve artık burası gerçekten evim oldu. Size bu yazıda; “Başkenti Oslo’dur, krallıkla yönetilir, parası Norveç Kronu’dur” gibi internet bilgilerinden ziyade kendi deneyimlerimi, gözlemlerimi aktaracağım.
Norveç’te ilk zamanlarımı hatırladıkça gülerim. Buraya geldiğim ilk gün dışarı çıkmıştım. İlk defa sokaklarında geziyordum ve arkadaşıma demiştim ki; bugün resmi tatil mi? Meğer sokakların normal hali bu kadar tenhaymış. İstanbul’dan gelen masum bir Anadolu insanı olarak, bunu kabullenmem çok uzun zaman almıştı. Ülkenin nüfusu yaklaşık 5 milyon. Yani İstanbul nüfusunun üçte biri diyebiliriz. Bu sebeple ilk geldiğimde yaşadığım şok gayet normal sanırım.
Norveç’in toplum yapısı sadece nüfusla da açıklanamaz bence. İnsanların eğitim seviyesi çok büyük bir etken. Ülkede eğitim ücretsiz, bundan dolayı insanlar mutlaka üniversite okuyorlar, hatta birkaç kez okuyanlar da var. Daha ilkokul çağlarından itibaren İngilizce seviyeleri çok iyi oluyor; sokaktaki çocuktan, otobüs şoförüne kadar herkes kendini en az iki dilde çok rahatça ifade edebiliyor.
Eğitim sistemlerinde en çok dikkatimi çekenler anaokulları ve interaktif sistemleri: Burada ço-cuklar bir yaşında anaokuluna başlıyorlar. İki yaşından itibaren ise zorunlu. İnteraktif sistem ise şöyle oluyor: Ders esnasında öğretmen sa-dece 10 dakika konu anlatıyor. Geri kalan süre sınıfta çocukların grup tartışmaları, kendilerini ifade etmeleri ile geçiyor.
Peki neden en mutlu ülkelerden biri Norveç?
Bunu idrak etmek için buraya turist olarak gelmek bile yeterli olabilir. Burada yaşayan hiç kimse diğer insanın hayatına ilgi duymuyor, merak etmiyor. Özel alana ve özel yaşama saygıları çok fazla. Rahatsız olma ihtimalinize binaen sizinle trende, sokakta bile göz göze gelmemeye dikkat ederler. Yeni tanıştıkları insanlara isim ve soy ismin ilerisinde kişisel sorular sormamaya dikkat ederler. Daha da önemlisi hayatlarında kaygı ve stres yok. Gelir, çok düzenli bir şekilde dağılmış. Market görevlisi ve akademisyenin maaşları arasında uçurum bir fark yoktur ve bu sebeple de herkes sevdiği işe, ilgi duyduğu alana yöneliyor. Harika doğal güzelliklere sahip olmalarının da çok etkisi var elbette. Her evin, sokağın yolu bir göle ya da manzaraya çıkar. Dağ gezisi yapmaya çocukluk yaşlarından itibaren bayılırlar. Hatta çok meşhur bir cümleleri vardır; “Ut på tur aldri sur!”. Yani; “Doğa gezisine çık, asla sinirli olma!”.
Hep somon mu yiyoruz?
Evet.. Şaka bir yana Norveçlilerin yemek kültürü çok kötü. Bunu kendileri de kabul ediyorlar. Genellikle patates, kahverengi peynir (bru-nost), somon, waffle ve pizza tüketiyorlar ama bundan şikayetçi değiller çünkü yemek çok da önemli bir şey değil Norveçliler için. Onlar için doymuş olmak asıl mevzu.
Bu hayaller ülkesi Norveç’in hiç mi olumsuz yanı yok peki?
Tabii ki var. 6 ay süren kış, ve bu kış süresinde havanın öğleden sonra saat 3 gibi kararması insanları depresyona ve vitamin eksikliğine sürükleyebiliyor. Sosyal hayatta da insanların fazla bireysel olması, bizleri yalnızlığa itebiliyor. Ama yine de Norveç’te yaşamak, Norveç’te olmak hepsini unutulabilir kılıyor.