4. Sayı
Filmsever
1) John Wick, konusu ve akışı gereği kendisine son derece uyan bir aktör bulmuştur. Donuk ve Azrail suratlı Keanu Reeves. Matrix serisinden spora ve uzak doğu sanatlarına çok da uzak olmayan Reeves, bu seride muazzam bir iş çıkarıyor. Çoğu aksiyon serisinde başrol oyuncusu gerekli altyapısı olmadığı için çekimlere ve dolayısıyla biz seyirciye o aksiyonu veremez, geçiremez. Örneğin ‘Resident Evil’ serisinde o kadar çok cut vardır ki bir süre sonra başınız ağrımaya başlar. Ortalama bir dövüş sahnesinde bile 100’e yakın cut görebilirsiniz. Sürekli kesilen bu sahneler hemen sizin negatif bir yaklaşım oluşturmanıza sebep olur ki haklısınızdır da fakat Wick serisinde Keanu ve yönetmen uyumunu, kalitesini serinin her saniyesinde hissedersiniz. Aksiyon sahnelerinde renk, ses mükemmelliği bir yana başrol oyuncuları kesinlikle o aksiyonu size yaşatır.
2) Müzikler. John Wick serisi üç filmdir. Hem trailer hem de filmin içinde şahane bir soundtrack kullanıyor. Yer yer dubstep, yer yer deep house, yer yer de tekno ile harmanlanmış ve biraz da karanlık sosla bezenmiş bu orijinal soundtrack albümleri kesinlikle ve kesinlikle filme vereceğiniz puanın bir adet daha yükselmesine vesile oluyor.
3) Filmin özlediğimiz “saf” aksiyonu bize hissettirmesi. Son yıllarda artık gına getiren CGI (computer-generated imagery)*, yeşil perdeler ya da yukarıda verdiğimiz cut sahnelerle yapılmış gibi olan ama leş gibi duran aksiyon filmlerinden sonra John Wick aslında bize istediğimiz minimal şeyi veriyor. Dünyanın yok olmasını Thanos başka bir yerde yapsın ya da 467 araba hızlı ve öfkeli serisinde ardı ardına patlasın, önemli değil. Ben görsel efekti az ve içinde daha fazla insan emeğiyle (bilek) yapılmış bu sahneleri istiyorum.
4) John Wick evreninin kurumsal bir kuruluş içinde yaşaması. Evet bu gerçekten insanda, seyircide güzel bir merak oluşturuyor. Belirli bir alan içerisinde adam öldürememek, bunu yaptığında sonuçlarına katlanmak, ‘assassin creed’ oyunu gibi üstüne başına bir şey alacağın zaman bunun belirli bir store/money düzeneği ile ilerlemesi bence filmi daha şık bir yere götürüyor ve seyirci de bu durumdan memnun.
5) Filmin kendisini zaten çok ciddiye almaması. John Wick serisi size alt metinlerde imgeler eşliğinde bir şeyler sunan, hayatın sırrını vereceğini iddia eden bir film değil. Arkadaşlar günde elinizde 4-5 saat salak uygulamalarla milletin ne içtiğine bakıyorsunuz, sevgilinizle tartışıyorsunuz, maddi problemleri düşünüyorsunuz ya da okul ile uğraşıyorsunuz. Yahu günde 2 saat rehabilite olmak şu zamanda gerçekten zor iş. Hiçbir şey düşünmeden saf bir aksiyon filmi izlemek bence küçümsenecek bir olay değil.
John Wick serisi kendi türünde en iyi işlerden (çoğuna göre en iyisi). Ben de zamanında Tarkovski, Kubrick ya da Scorsese izlerim, izledim ama kusura bakmayın sinemanın popcorn temellerinin çoğunu yerine getiren bir seri olan John Wick serisini reddetmek fularcılık oynamaktan fazlası değil. Her anlamda leziz bir seriye dönüşmüş bu filmin tüm ekibine selam olsun.
Nedir John Wick serisini diğer aksiyon filmlerinden ayrı kılan?
Senaryonun bu kadar klişe olmasına rağmen kendisine özgü fan tayfasını oluşturan sebepler nelerdir?
Seri neleri doğru yapıyor?