2. Sayı
Editörden
Sevgili okur,
Hiçbir taş nedensiz dalgalandırmaz denizi, hiçbir yağmur boş yere sulamaz tomurcukları yüreğinde saklı toprağı, bilmeli. Hem savruldukça bu küçük damlalar zihinimizin yeşilliklerine her gün bir öncekinden daha çok benziyoruz kendimize. Farkımıza varmalı!
Zor, çetrefilli belki katlanılması imkansız gözüken fakat uzadıkça alışkanlığa dönüşen bir sürecin içindeyiz. Lakin unuttuğumuz ne çok şey var. Geçmişten bugüne ulaşana dek ne badireler atlatıldı. Birkaç dünya savaşı, kıtlıklar, kavimlerin topluca göçleri, kurulan devletler, yıkılan devletler, atom bombaları ve çok daha fazlası… Irkımız sınandı, denendi, yıkıldı, baştan dirildi... Her defasında daha güçlü ayağa dikildi. Tarih tekerrürden ibaretse, hem hiçbir acı haddinden fazla sürmeyecekse; hayatlarımızın temelinden sarsıldığı şu günlerin geçici oldugunu bilmeliyiz. Zamana, zaman tanımalıyız ki çözümlesin her şeyi kendi dilinde. Şimdi içimize yapılacak yolculukların zamanı belki de.. Kendimizi tanımanın, her zerremize şükretmenin, kaçırdığımız düşleri uyanıkken görmenin, kendimize yeni şanslar vermenin zamanı...
“Hayatı mümkün olan en geniş haliyle yaşamak gerekir” demiş yazar. Gezmeli, görmeli, hissetmeli, yaşamalı insan. Öyle yarım yamalak değil, tam, eksiksiz pişmanlığa yer bırakmadan yaşamalı! İster tek olsun ister kalabalık, az gitmeli uz gitmeli dere tepe demeden yollara düşmeli...O günler de gelecek hiç merak etme, sevgili okur. Belki yarın belki yarından da yakın… Hem geç değilken henüz hiçbir yüreğe, sevmeli ama çok sevmeli... Ha bir de bolca okumalı!
Sağlıcakla kalın sevgili okur,
Umudunuzla kalın…