"ASLINDA ASIL AMACIMIZ "BENİM YOLUM" DİYEBİLECEĞİMİZ BİR YOL BULABİLMEK, KENDİMİZİ TANIMAK VE KEŞFETMEK."

Benim bir yolum vardı, yaklaşık 15.000 kilometre uzağımda, yeni başlangıçlarıma kapı açan bir yol. Güney Amerika kıtasının, insanlık tarihindeki en göz kamaştırıcı uygarlıklarından biri olan İnka İmparatorluğu'na ev sahipliği yapmasıyla ünlü ülkesi: PERU. Şu anda da bu güzel ülkenin başkenti Lima'da yaşamaktayım. Sizlere biraz kendi yolculuğumdan ve burada yaşamaktan söz etmek istiyorum.

Uzun süreli gelgitlerimin sonrasında kendimi bir başıma Peru uçağında buldum. Bulutların üzerinde umut ve heyecanla dolu on dört saatlik uçuşumun ardından hiç durmadan şaşkın ve meraklı gözlerle yeni yolumun keşfine koyuldum.

Lima sokaklar önceleri bana Pakistanvari bir atmosferdeymişim gibi hissettirdi. Küçük ve ilginç motosiklet taksiler, güleryüzlü ve koşuşturan bir kalabalık, her köşeden beni ritme ayak uydurmaya çağıran bir müzik ve tabii ki sonu gelmeyen araba ve korna sesleri. Burada biraz daha zaman geçirince fark ettim ki Lima, insana yirmi yıl öncesinin Türkiyesini anımsatıyor...

Kimi zaman "Neredeyim?" sorusuna cevap ararken kendimi okyanus kıyısında buluverdim. Dev dalgalar üzerinde sörf yapan insanlar beni "kısıtlanamaz özgürlüğümü bir ömür yaşarım" havasına sokuverdi.

Sonraları farklı semtleri de keyfettikçe zengin Peru'yu görmeye başladım. Yeri geldi kendimi Avrupa'nın ihtişamlı yapıları arasında dolaşırken buldum. Güleryüzlü ve etrafına enerji saçan, en az benim onları anlamaya çalıştığım kadar meraklı gözlerle beni inceleyen; sanki heyecanla izlediğimiz o kızılderili filmlerinden çıkıp gelmiş bu güzel insanlar, beni samimiyetleri ile sardılar.

HALKIN GÖZÜNDE TÜRKİYE VE TÜRK İNSANININ YERİ APAYRI.

2007 yılında yaşadıkları büyük deprem felaketindeki yardımlaşma hiç unutulmamış. Peru'da yaşayan Türkler ilk yardımlarda aktif rol oynamışlar. Peru medyasının bu yardımlaşmaya dönük haberleri Türklere sempatiyi artırmış. 

Türk dizileri de çok tutmuş Peru'da. Insanlar Türk olduğumu öğrendiklerinde ilgi ve heyecanla "Fatmagül'ün Suçu Ne?" ve "Muhteşem Yüzyıl"dan bahsediyorlar. Dizilerin kahramanları çok seviliyor. Yeni doğan çocuklarına "Onur" ve "Şehrazat" ismi verenlerin sayısı hiç de az değil.

Bir Türk'ün Peru'da yaşaması, kendi dillerini (Castellano) öğrenmesi ve özellikle burda eğitimini sürdürmesi çok ilgilerini çekiyor. İletişim kurduğum her insanın heyecanlı ve ilgili sorularından çok büyük haz alıyorum. 

İNSANLARI GÜZEL AMA SUÇ ORANI HAYLİ YÜKSEK BİR ÜLKE PERU. HIRSIZLIK ÖNLENEMEZ BİR HAL ALMIŞ.

Doya doya gördüğünüz güzellikleri fotoğraflamak bile imkansız, kapkaççılar oldukça hızlı ve pratikler maalesef. Yerli arkadaşlarımdan sıkça "İşlek olmayan yerlerde yalnız dolaşma" uyarısı alıyorum. 

BURADA BENİ MUTLU EDEN BİR DİĞER HUSUS İSE DÜNYANIN EN İYİ MUTFAKLARINDAN BİRİ OLAN PERU MUTFAĞI

Patatesin dört bin farklı türü var burada. Ayrıca domates ve avokadonun da ana vatanı Peru. Daha önce adını dahi duymadığım, hatta rengini hiç görmediğim tropikal meyveleri keşfediyorum. İnanılmazlar ve her an elinizin altındalar. Lakin güzel olması bir yana, yabancı bir memlekette, bir Müslümanı en çok zorlayan hususlardan biri kültür ve inançlara uygun yiyecekler bulabilmek oluyor şüphesiz. Fakat tabii ki de bu zorluklara zaman içerisinde alışılıyor. Özellikle burada yaşayan birkaç Türk aile olarak yardımlaşıp, yaşamımızı çok daha kolay hale getiriyoruz. Bir yandan kültürümüzü devam ettirip diğer yandan yerlilere de tanıtıp renkli bir dayanışma ortamı oluşturuyoruz. Böylelikle ben de tanıdığım insanlar ve kültürler sayesinde kendime açtığım yeni yolu ışıklandırıp taçlandırıyorum...