Never Leave Me

Yazar

Sude Alataş

1. Sayı

Filmsever

NEVER LEAVE ME

YÖNETMEN: AİDA BEGİC

YIL: 2017

IMDB: 8

Mülteci deyip geçiyoruz, bakıyoruz ama göremiyoruz. Anlayamıyoruz, hayata gözlerini açtığında savaşla karşılaşan ve bundan başka anısı olmayan çocukların yaşadıklarını.

Mültecilerin yaşamını çocukların gözünden anlatan ve onların yaşadıkları zorlukları tokat gibi yüzümüze vuran bir filmleyiz bu ay: “Never Leave Me". Bosna asıllı yönetmen Aida Begic filmi. Filmde savaştan kaçan Suriyeli çocukların Türkiye'de kurmaya çalıştıkları yeni yaşamlarını izliyoruz. Birçok çocuk anneleri ve babaları olmadan öğretmenleriyle birlikte Urfa'da yaşamaya başlıyorlar. Pek tabii bu ülkedeki hayat hiç kolay olmuyor onlar için. Aida Begic bu filminde, aslında çoğu insanın dillendirmeye korktuğu şeyleri göstermiş; ailesiz ve vatansız kalmış çocukların zorlu yaşamlarını ve o durumda dahi çocukların tükenmeyen, masum umutlarını. İzlerken sık sık kendi bakış açınızı sorgulayacağınızdan eminim.

Ayrıca yönetmenimiz, mültecilerin hayatta kalma çabalarını anlatırken sosyolojik örnekler kullanmış. Bu örneklerde ülkemizde onlara karşı alınan kötü tavırlar da gösterilmiş. Aralarında beni en çok etkileyen, bir çocuğun mendil sattığı sahne oldu. Satılan mendilin fiyatını, kendi günlük kazandığı parayla kıyaslayan ve çocuğu sözleriyle döven adamın olduğu bir sahne. Bu kişi, benden çok kazanıyorsun diyerek küçücük çocuğa kızıyordu. Dikkat çekmek istediğim nokta, adamın muhatabının küçücük bir çocuk olmasına karşın takındığı tavırlar; çocuğunsa gözlerindeki korku, yorgunluk ve çaresizlik...

Şu an ülkemizde çocukları bu tarz hallerde görmüyor muyuz sık sık? Çoğu insan onlara ön yargıyla bakmıyor mu? Aslında suç onlarda mı? Yoksa onları bu duruma getiren, güç sahibi olan kişilerde mi? Neyse efendim, filmden devam edelim biz. Aida Begic bu filminde bizlere, aslında birbirini takip eden olaylardan çok, savaş mağduru insanların farklı hikayelerini göstermiş. Bu durum filmi biraz daha belgesel tadında izlememize olanak sağlıyor. Son olarak galiba bu filmin en etkileyici hem de üzücü kısmı, izlediğiniz tüm şeylerin aslında gerçeğin ta kendisi olması.