16. Sayı
Şiirhane
Şehirleri seçiyor taşıtlar
Şehirlere taşıyor gürültüsü
Kalabalıklardan kaçarken kendisi
Kalabalıklara karışıyor karartısı
İşte böyle bir baş ağrısı
Yıldızları arayan herhangi bir deli
Eli boş dönüyor geri çünkü
Sönmüş hepsinin feri
Görünmüyor ufku, dibi
Üstü kara örtülü
Ama bir dakika!
Gece vakti döndü mü?
Işıklar hiç sönmüyor.
Bu da bir kandırmaca sanırım
Yoksa insanlar hapiste mi ki
Yıldızları görmüyor.
Hatırla, hepimizin birer
Ekosistemi var demiştin
Kimi orman olup gürler
Kimi su gibi taşar
Benimse yamaçlarımdan
Taş biter, hep taş çıkar
Ağırlığı tonlar basar
Bazen bir güneş süpürür yamaçlarımı
Bazen şiddetli yağmurlar
Yağmurlar içimi yıkasın,
Doldursun isterim
Temizlensin tüm düşlerim,
Dileklerim, gülüşlerim,
Eski tüm pis işlerim
İçimdeki ben, ben’im…
Ve benim getirdiklerim.
Ne fayda verir! Halimi,
Kendi halim saklıyor
Bir adam duruşu bana
Dökmeyi yasaklıyor!
Alışılmışlık timsali,
Kurumuş nehir misali,
Gözlerimden akamayan
Bir damla yaşı bana
Kaça satarsınız?
Bayım lütfen…
Çok insafsızsınız!