İkilem

Yazar

Kübra Kol

17. Sayı

Denemeler

Duygusal zayıflık öyle zamansız yerlerde belli ediyor ki kendini, insanın belki de en savunmasız kaldığı an. Belki hiçbir zaman düşünmeyeceğin cümleleri kurarken buluyorsun kendini. Seni istemiyorum diyene neden diye sormak gibi bazen. Aşkın esamesini duymamış birine kalbini açmak gibi. O an tek düşündüğün, bir şeyler yolunda gitsin diye sızlanan içine bir teselli vermek oluyor. Öz saygı, gurur, karakter; hayalini kurduğun o ana çok yaklaştığını hissedip bir de üstüne kaybedeceğim korkusu eklendiğinde bilinmeyen, önemsenmeyen, görünmeyen ve sonra sürekli kendini hatırlatan bir güce dönüşüyor. Bizi neden düşünmedin diye durmadan soru soran, durmadan cevap bekleyen, güneşli bir günde güldürmeyen, yağmurlu bir günde hüzünlendirmeyen bir boşluğa iten bir tavırla karşına çıkıyor. Peki duygusal zayıflık bunları sorgulatıyorsa bu denklemde mantık her zaman mutluluk mu getirir? Hangisinin sözü geçmeli aşka? Cevabı kişiye göre değişen bir soru olsa da tek ortak noktası ikisinin de kişiyi tatmin etmeyecek olmasıdır. Duygularının peşinden giden insan cesurdur, ama aynı zamanda bekleyendir de. Hem cesur olup hem de o adımı atmak için yine karşısındakinin hamlesine ihtiyaç duyandır. Çaresizliğe yakın o tutkuyu hissettiniz mi? Mantığını dinleyen insan ise kaygısızlığı, mücadelesizliği tercih edendir. Bir nevi duyguların gücünü bilen ve onlara kafa tutmak istemeyendir. Kafa rahatlığını iç sesine tercih edendir. Peki hangi sakin ve uzun bekleyiş, bir sese hasret değildir? Yaşanmamış, yaşanmasına müsaade edilmemiş hangi duygu kendini hatırlatmaktan geri kalmış? İnsan bu ikilemin esiridir yalnızca. Ben duyguların esiriyim, duyguların peşinden gidenim. Bazen uyutmazlar, bazen güldürmezler, bazen çok gülümsetirler, bazen düşündürtürler, bazen acıtırlar, bazen acınacak hale getirirler, bazen yüceltirler, bazen yerin dibine sokarlar, bazen insanım dedirtir, bazen yok olmalıyım diye söylendirirler. Ama hep bir kalbim olduğunu hatırlatırlar. Bugünlerde kendi karmaşasını çözememiş bir insan olarak İsmet Özel’in “Dilce susup bedence konuşulan bir çağda biliyorum kolay anlaşılmayacak.” dediği sözle avutuyorum kendimi. Mantık hayat kurtarır gibi dursa da gecenin sonunda kalp her zaman kazanır. Biliyorum, kolay anlaşılmayacak.