Niye Özlüyorum Rafa Kaldırdığım Çocuğu

Yazar

Onur Öztürk

18. Sayı

Şiirhane

Bir kâğıt kalem alarak koyulmalı işe

Kenara bırakmalı geçmişi, bugünden başlamalı

Kaybettiğim beni aramalı

Unuttuğum gülüşlerden yola çıkmalı...

Kim demiş;

İnsan büyüdükçe olgunlaşır diye

Niye özlüyorum rafa kaldırdığım çocuğu

Veya kim demiş;

Zamanla geçer diye…

Ben böyle hesaplamamıştım bu sonu

 

Bir kahve koymalı şöyle okkalı

Aşk denilen illeti de bir kenara bırakmalı

Bir film açmalı, Selvi Boylu Al Yazmalı

Alıp tespihi ele

Şöyle bir nefes çekmeli

Ah eylemeli, gönül demlemeli, ömür sürdürmeli…

Pişmanlıkları düşünmeli

Amma velakin pişmanlık duymadan, gözünü sakınmadan, içine atmadan, yarına küsmeden

En başa dönmeli, boş bir kâğıt, meleklerin koynundan dünyaya ilk bakış

Ellerini titretmeden doldurmalı

Ve sonrası hayat...

 

Hani diyor ya daha içersem Shakespeare halt etmiş yanımda

İçmeden yapmalı hayat felsefesi

Biraz benden biraz da benden öncekilerden

Uzaklarda sıralanan sokak lambaları gibi

Aydınlatmalı karanlığı elden ele

Zor ama doğan güneşe özenmeli

Umut saçmalı tepelerden, sabahın ilk ışıkları gibi

Mesele değil yüreğini ortaya koymak

Mesele yüreği elinde yol almak

Feyzalmalı Yunus diye ete kemiğe bürünenlerden

Daha kırkını çıkarmadan, çile dememeli çekilene

Ya da öldüm dememeli altmışından sonra girmeden kabre

İki satır Akif olamadıktan sonra, girmemeli memleket meselelerine

Ya da sırtlanamayacaksan babalar gibi meseleni

 

Beyhude isyan etmemeli...

Mesela ne oldum dememeli

İnsan ne olacağını beklemeli

Ufuk çizgisinden de umudu kesmemeli

Kanadın sızlasa da göçüne devam etmeli

Yüreğin yoksa bunlara kenara çekilmeli

Kenara koyabildiysen aşkı,

Aynı yürekle taşımalı ömrünce içerinde

Hep umut etmeli, göğsünü gere gere

Keskin olmalı kılıcın her şerre

Kim demiş;

Terzi kendi söküğünü dikemez diye:

Kim demişse güzel demiş...

Yorgunluğumu hissetmeye kalmamış mecal

Bilmediğin bir nehre açılmalı ağaçtan bir sal

Rüzgârın savurduğu yaprak değil de

Suyun taşıdığı umut olmalı

Ne uçurumlar ne fırtınalar

Ne karanlıklar ne çağlayanlar

Gözlerinde fethettiğim okyanuslar gibi

Suya benzemeli, su gibi olmalı

Kendi denizine varmalı...