19. Sayı
Şiirhane
Kalk ey içine uyku girmeyen yalnızlığım
Tüket nesi varsa çakıl taşı dolu yollarımın
Dünya kadar yüz var dünyada bayım
Bu gece ve yarın sabah kendimi
Camlarda düş kuruyor bulmalıyım
Erdim dedirtmeden ya da suskun kendime
Tümünü içmezsem tükeneceğim havanın
Bahar gibi bir gelip bir kaybolurken içime
Rüyalarımda tamamlamalıyım yaşamanın
Şimdi erik vakti, biraz da bağ bozumu
Uzayıp giden toprak kokusu ardına saklanan
Dereleri, fabrikaları, hanları kurşunlayan
Bulutların cephanesini dilime tutturdum
İrkildi kuşlar, yandı yanmayı unutan lamba
Ne zaman oldu saymadım ne zaman
Kirpiklerime dolanıyor vakti rüzgârın
Kaç bakış esti balkanlardan
Yumruk sıktım alındığımı belli etmek için
Güneş saklanmıştır dağ arkasına şimdi
Her yer binlerce kavga biriktiriyor oluklardan
Amansız söz düelloları, küfürler ve bir ustura
Berber çırağı imiş küçükken bizim Hasan
Oluklar hayat akıtıyor demir ucu gibi küflü
Ana rahminden kalan kanlar akıyor
Kimsesiz denizlerden balıkların ruhuna dadanıyor
Bir adamdan kalma, yalnız ama unutkan
Meltem, yosun, binbir çeşit balık, farklı gün…