Alacak Verecek Kalmadı

Yazar

Alperen Dil

21. Sayı

Diğer

Dünyanın en büyük spor organizasyonlarından biri olan Dünya Kupası bu sene Katar’ın ev sahipliğinde düzenlendi. Katar’22, final maçının ardından gelmiş geçmiş en iyi Dünya Kupalarından biri olarak -pek çok kişiye göre en iyisi- tarihte yerini aldı. Turnuva başlamadan önce futbola gönül vermiş milyonlarca kişi bu turnuvanın geçmiş turnuvalardaki gibi bir atmosferde geçmeyeceğini düşünüyor, turnuvanın düzenleyicisi FIFA’yı çok ağır bir şekilde eleştiriyordu. Turnuvanın yazın değil kışın yapılması, Katar’ın bir futbol ülkesi olmaması, ev sahipliği için eski FIFA yönetimine rüşvet verildiği iddiaları ve son olarak Katar’ın Dünya Kupası için ülkesine gelenlere koyduğu yasaklar… Turnuva tüm bunların gölgesinde başlarken ilk kez ev sahibi, turnuvanın açılış maçında kaybediyordu. Futbolseverler ‘’Daha neler göreceğiz acaba?’’ diye düşünedursunlar, Katar’22, bir neslin hatta belki de tarihin en iyi Dünya Kupası olma yolunda emin adımlarla ilerliyordu. Bitmek bilmeyen uzatmalar, 10 dakika içinde defalarca el değiştiren üst tur biletleri ve sürpriz çıkışlarla her maç neredeyse final kadar heyecanlıydı. Tabii ki o zamanlar henüz final maçını görmemiştik. Dolayısıyla hâlâ tüm fonksiyonlarını yerine getiren bir kalbimiz vardı ve biz bunları heyecanlı buluyorduk.

Turnuvanın ilk şoku son Güney Amerika şampiyonu ve turnuvanın en büyük favorilerinden biri olan Arjantin'in Suudi Arabistan yenilgisiydi. Turnuva boyunca dersine iyi çalışan küçük takımların büyük takımları yenip, eleyip, üst tura yükselmelerini izledik. Hem Almanya’yı hem de İspanya’yı yenen Japonya grubundan lider çıkarken Almanya âdeta Deja vu yaşadı ve Rusya 2018’deki hüsranı yeniden yaşadı. FIFA Dünya sıralamasında birinci sırada yer alan Belçika ise Fas’ın ilk kurbanıydı. Kamerun, Brezilya’yı; Tunus, Fransa’yı; Güney Kore de Portekiz’i yenerek turnuvaya veda etti. Eleme turlarının ilk sürprizi yine Fas’tan geldi. Son 16 turunda genç İspanya’yı penaltılarla eleyerek çeyrek finalde eleyecekleri Portekiz’in rakibi oldular. Fas’ın peri masalını, yarı finalde eşleştiği Fransa sonlandırsa da onlar tüm futbolseverlerin gönlünde şampiyon oldular.

Turnuvanın bir diğer favorisi Brezilya’yı eleyen ama Arjantin’i geçemeyen Hırvatistan, Fas’ı üçüncülük maçında yenerek bronz madalyanın sahibi oldu. İngiltere yine futbolu eve götüremedi, yıldızlar karması Brezilya yine takım olamamıştı, Ronaldo, Messi, Modric gibi yıldız isimler son kez bu arenada boy gösterdiler. Katar’22 bunlar gibi pek çok hikâyeye ev sahipliği yaptı. Ancak bu hikâyelerden biri var ki futbol tarihine altın harflerle yazıldı. Bu hikâye aslında yarım kalan bir hikâyeydi. 2014 yılında sona yaklaşılmış ama olmamıştı. Belli ki Futbol Tanrılarının başka bir planı vardı. Bu muhteşem hikâyeye muhteşem bir son layık görmüşlerdi.

Bu hikâyenin başrolünde kim olduğunu hepiniz tahmin edebilirsiniz: Lionel Andrés Messi Cuccittini, nam-ı diğer KEÇİ. Hayatında topa ilk kez değdiği günden beri herkesi kendine hayran bırakan o çocuk, 2005 yılında profesyonel futbol kariyerine başladı ve dünya futbol tarihinde bir daha hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Büyük takımların hegemonyaları yıkıldı, yıllardır hasret kalınan kupalar çerez tabağı yapıldı, rekorlar kırıldı. Messi topu ayağına her aldığında, izleyenler yerlerinden şöyle bir doğruldu. Futbol bir sanatsa, Leo Messi Rönesans'ı başlattı; Beethoven’ı Sheakspeare’i, Michelangelo’yu kıskandırdı. Yıllar yılları kovaladı ve kimse O’nun büyüklüğünü sorgulamaz oldu. Ancak bir şey eksikti. Messi kulübüyle kazandığı kupalara, madalyalara, ödüllere sıradan metal parçalar muamelesi yaparken milli takımda kıtlık yaşıyordu. Öyle ki, önce 2014 Dünya Kupası sonra da 2015 ve 2016 Copa America finallerinde kaybeden Messi, Arjantin'e bir türlü kupa kazandıramamıştı. Olmuyordu. Bazen olmayınca pes etmek değil ama kenara çekilmek gerekiyordu. Sonunda Messi, milli takımı bıraktığını ilan etmişti. Ancak bu ayrılık fazla uzun sürmedi. Messi baskılara ve isteklere dayanamayıp milli takıma geri döndü. Maradona’dan beri kupa kazanamayan Arjantin’e O’ndan başka kupa kazandırabilecek kimse yoktu çünkü. O sanki bir halkın tüm özgürlük umutlarıydı. Önce 2021’de, fınalde ezeli rakipleri Brezilya’yı -hem de onların evinde- yenerek Copa America hasretine son verdi. Sonra, son Avrupa Şampiyonu İtalya'yı yenerek Finalissima’yı kazandı. 36 maçlık yenilmezlik serisiyle geldikleri Katar’da en büyük favorilerden biriydi Messi’nin Arjantin'i.

Gruptaki ilk maçlarının bir hazırlık maçı havasında geçmesini bekliyordu herkes. Ancak Arabistan’ın Fransız hocası dersine çok iyi çalışmıştı. Maç boyunca uyguladıkları ofsayt taktiği sayesinde, Arjantin’in tam üç golü iptal edildi. Futbolda “atamayana atarlar” kuralı bir kez daha işledi ve Arjantin sahadan 2-1 yenik ayrıldı.

Hani derler ya “Bazıları için tek bir ihtimal vardır.” diye. Messi’nin daha önce futbol topuyla neler yaptığını gören hiç kimse, bu mağlubiyetten sonra endişelenmedi. Nasıl olsa Messi şapkadan o tavşanı çıkartırdı. İki al-ver yapar, o paha biçilemez sol ayağıyla topu köşeye bırakıverirdi. Bu son 17 yıldır futbolseverlerin yeşil sahalarda belki de en çok gördükleri şeydi. Ama her defasında insanın içinde, ilk kez uçurtma uçurur gibi bir his bırakıyordu. Messi gruptaki ikinci maçında tam da böyle bir gole imza attı. Messi’nin bir gol ve bir asistiyle Meksika 2-0 mağlup edilirken KEÇİ maçın adamı seçiliyordu. Gruptaki son maçta Arjantin Polonya’yı da 2-0 ile geçerek adını son 16 turuna yazdırdı. Rakip gruptan çıkmasına kimsenin ihtimal vermediği Avustralya idi. Tangocular, bu engeli de zorlanmadan aşarken maçın adamı yine O’ydu. Çeyrek finalde Hollanda karşısında rahat bir oyun sergileyen Arjantin, son 10 dakikaya 2-0 önde girdi. Yüksek gerilimli geçen maçta, 83 ve 101. dakikada gelen goller, Turuncuların umutlarını yeniden yeşertse de “Messi için ölürüm.” diyen Arjantin kalecisi, penaltılarda geçit vermedi. Messi, yine maçın adamıydı. Yarı finaldeki rakip, Brezilya’yı penaltılarla saf dışı bırakan Hırvatistan’dı. Leo, 3-0'lık galibiyete bir gol ve bir asistle katkıda bulundu. Maçın oyuncusunun kim olacağını artık kimse merak bile etmiyordu. Finalde rakip: Son Şampiyon Fransa.

Tarihler 18 Aralık 2022’yi gösterirken, bu spora gönül veren herkes nefesini tutmuş, birazdan tanık olacaklarından habersiz ekrana kilitlenmişti. Messi 35 yaşında olmasına rağmen hâlâ 10 sene önceki gibi oynuyordu. Ama bu O'nun son Dünya Kupası olacaktı. Yıllanmış şarap için bu son şanstı. İdolü Maradona’nın yaptığını yapmak, bir milleti sevince boğmak ve koleksiyondaki eksik parçayı tamamlamak için son şans. O'nu seven kimse 2014’ün tekrar yaşanmasına dayanamazdı. Öte yandan O'nu tanıyan herkes, 2014’ün tekrar yaşanmasına izin vermeyeceğini de biliyordu. O gün maçı canlı izleyen herkes, kendini şanslı addedebilir. Dünyanın en büyük futbol organizasyonun finalinde, futbol tarihinin en muhteşem maçında, tarihin en iyisi ve O'nun için savaşa bile gitmeye hazır 10 arkadaşı, muhteşem bir performans sergilediler. Fransızlar pes etmeyip iki defa heveslerini kursaklarında bıraksalar da sonunda Messi ve arkadaşları gülen taraf oldu. Messi finalde iki gol atarken, diğer gole de harika bir kilit pasla katkıda bulundu. Messi bir kere daha O'ndan şüphe edenlere en iyi cevabı sol ayağıyla vermiş ve tarihin en iyisi olduğunu akıllara kazımıştı. Dünya Kupası'nın Messi’nin ellerinde yükselişi, dünyanın her yerindeki futbolseverler için hayallerin gerçekleştiği andı. Futbol Tanrıları, O’na hak ettiğini; bize de ihtiyacımız olan şeyi verdi.

Futbol, O'na olan borcunu ödedi. Alacak verecek kalmadı.