26. Sayı
Kitaplık
30 Nisan 1949 doğumlu olan Selim İleri, edebiyatımızın yapı taşlarındandır. Kuşkusuz bunun nedenlerinden biri, İleri’nin daha lise çağlarındayken başlayan edebiyat ilgisidir. Kafka’yı Türkçeye kazandıran Fransızca öğretmeni edebiyatçı Vedat Günyol ve yine edebiyat öğretmeni Rauf Mutluay’ın yazarın hayatında oldukça etkisi vardır.Selim İleri, lise döneminde birçok Türk ve yabancı sanatçının eserini okuyarak edebiyat dışındaki her şeye yabancılaşır. Yazar, zamanla edebiyatı yaşamın kendisi olarak görmeye başlar. Bunu kaleme aldığı eserlerdeki bilinç akışı tekniğiyle de bağdaştırmak mümkündür.
Kahramanların iç dünyalarında olup bitenleri, düşünceleri, duyguları anlatmaya yarayan modern yöntemlerden biri olan bilinç akışı tekniğiyle kahraman öne çıkarılır.
Selim İleri belki de bu yöntemi kullanarak bireyin iç dünyasından yola çıkıp içinde bulunduğu dönemi, yaşamsal şartları da içinde barındırarak gelişen yalnızlık, yabancılaşma, cinsellik, aşk, sosyal eşitsizlik gibi bariz durumları kendine özgü bir duyarlılıkla işler. Saydığımız bu tüm duygu ve durumlar İleri’nin yaşamının 40.yılında kaleme aldığı “Hepsi Alev” romanında barınıyor demek yanlış olmayacaktır.
Kitap, bir dönemde kendisine “güçlü kadın” sıfatı addedilecek kadar dönemine damga vuran İrene’nin yaşamını konu almaktadır. İrene’nin ağzından, yaşadığı zaman dilimini çalkantılı bir biçimde, bilinç akışı yöntemine şiirsel bir hava katarak kaleme almıştır yazar. Saraya atıldığında sefil bir kız çocuğu olan İrene’nin imparatorla evlendirilmesi gelecekte bürüneceği kişiliğe ilk adımdır. Sarayda İrene’nin kayınpederi tarafından uğradığı cinsel tacizler ile cinselliği tanıması, çocukluktan erişkinliğe doğru evrilirken çevresinde olan bitenin farkına ve yine çevresindeki entrikalar dolayısıyla oluşan duygu durum karmaşası, İrene iktidara gelince kişiliğinde iki uç noktanın oluştuğu gözlemlenebilir. İktidara geldikten sonra kendinden önceki yöneticilerin kararlarına ve yaptıklarına tamamen karşıt olacak şekilde sarsıcı değişiklikler getirir. Kahramanın bu esnada yaşadığı zorlukları, dinî ve belki de felsefî denilebilecek metaforlar kullanarak aktardığı gözler önündedir. Kitabın bazı kısımlarında İrene’nin benzer durumlar karşısında verdiği tepkiler kişilik bozukluğu olarak psikolojiyle de ilgilendirilebilir. Bu denli zor bir yaşantı sürdürdükten sonra iktidarını kaybedip sürgün edilen İrene nihayet kendisiyle yüzleşecek zamanı bulur. Karşıt görüşlülerle mücadelesini, içinde yaşadığı hesaplaşmayı, ruhundaki çalkantıyı, pişmanlıklarını ve hissettiğini düşündüğüm derin ızdırabı şahane bir biçimde, okuyucuya o duyguları geçirerek anlatır yazar. Bu nitelikler sıralandığında modern edebiyat için oldukça değerli bir şahsiyettir Selim İleri.