Zeytin Zamanı

Yazar

Nehir Yılmaz

29. Sayı

Şiirhane

Bir zeytin ağacının

Köklerine hapsoldu zaman 

Islak ve yeşil

Halka halka bekledi sırasını

İçine attıkları

Yaşlı teni kabuk kabuk

Adanın rengini aldı

Bütün yaralı şiirlerini göğe saldı

Yarım kalanlarını

İlk kalp ağrılarını

Ağlayarak adımladığı taş sokakları

Sokağın köşesini hızla dönerken

Gömleğinden tenine dolan ürkek ürpertileri

Hepsini göğe saldı

Helios dört nala geçerken yanından

Ayırmadı gözlerini dans eden güçlü bedeninden

Yorgun kollarından

 

İncecik bilekler şıkırdadı

Toprak turuncu uzaklardan

Çeşmelere avuç avuç uzandı

Kutsal kase gibi eller

Sızdı bembeyaz ipek boğazlardan

Köpük kırmızı üzümler

Pembe topuklara dek 

Süzüldü yol yol

Sappho’nun kadınları

İncecik geçtiler şimdi 

Zümrüt yaprakların

Islak yeşilinden


 

Zeytin ağacı sardı zamanı

Zamansız eşikleri

Boynundan öpen sarmaşıkları

Halka halka kucakladı asırları

Gökkuşağından geriye kalan

Gümüş saçlarını okşadı herkesin

Dolunay zamanları

 

Meyvesinden

Gövdesinden

Gölgesinden ayrıldı bazı zaman

Sır saklayan çapkın bilge gülüşünden

Vazgeçti görünenin aynalarından

Ötekine yansımayan iç çekişlerden

 

Tek duruşundan vazgeçmedi;

Geçmedi bir tarlanın ortasındaki

Suskun direnişinden

Sarmaladığı zamanın cesaretinden

Suyundan

Yeşilinden