31. Sayı
Şiirhane
Göğün yüzünden soluduğum dumanlı
Rayihalı nefesinin bulutlar gibi ciğerlerime dolduğu, Doğumum üç yüz asır sürdü ben dünyanın karnındayken,
Ölüm, soluğun ile karıştı yıldızlı geceye.
Kulağımda Tel Aviv ezgileri, kafiyeli Acem beyitleri,
Koltuğumda yarım asırlık kitaplar, aşağı ve yukarı sürünen kunduralar,
Hep aynı hikayesi yeryüzünün,
Aramak üzerine yazılan.
Cemalettin Sokağı’na varlığı emanet ettiğim köşe başı,
Şimdilerde Yusuf’un kuyusundaki karanlığı hapseden Markiz duvarları,
Ruhun izbelerinde yitip giden sen fikrine karışıyor yeniden.
Siyah telveli öğleden sonraları.
Bir yokuşta asit kağıtları cebimde, ben değil ivme ile sarmalanan,
İner ve çıkar bu karanlık Kasım akşamında
Ya öleceğim son mektubu cebimdeyken Veli’nin,
Ya düşeceğim toprağın rahmine yeniden.