9. Sayı
Kitaplık
Tutunamayanlar’ı okumayı, onu okumaya kendimi hazır hissetmediğim ve okuyabilecek olgunluğa gelmediğimi düşündüğüm için ertelemiştim yıllarca. Sonraları, hiçbir zaman kendimi okumaya hazır hissedemeyeceğimi fark ettim. Böyle düşünerek okuma cesareti bulabildiğim kitaptır kendisi. Kitapta Turgut Özben arkadaşı Selim Işık’ın intihar ettiğini öğrenir. Bu olaydan oldukça etkilenir. Bu acıyı tarif etmek için kitapta yer alan “Elleri titreyerek, sayfaları masanın üstüne koydu. Canım Selim; hep oynayabilseydik bu oyunları. Biraz olsun dinlenseydin arada. Durmak bilmeyen kafanı rahat bırakıp kuvvet toplasaydın biraz. Kim dayanabilmiş ki sürekli? En basit insanların bildiği bu gerçeği nasıl göremedin? Bu sayfalarda yaşadığını görüp öldüğüne nasıl katlanabileceğim? Bu acıya dayanmak için bir yol göster bana.” sözlerini kullanabilirim sanırım. Turgut olayı öğrendikten sonra arkadaşının neden intihar etmiş olduğunun peşine düşer. Bunu da Selim’in tanıdığı insanlar ve ardında bıraktığı yazılar aracılığıyla gerçekleştirir. Selim’in her bir arkadaşının Selim’i farklı yönleriyle tanıdığı fark edilmektedir. Turgut, Selim’in intiharını irdeledikçe kendi benliğiyle ilgili de fikirleri oluşmaya başlar. Selim’in yazdığı “Tutunamayanlar Ansiklopedisi”ni de okuduktan sonra kendisinin de bir ‘tutunamayan’ olduğuna karar verir. Bunu kitapta yer alan “Bir Mayıs günü, arkadaşı Selim Işık’ın hayattan kendi arzusu ile ayrılması üzerine onun yerine geçti.” sözlerinden de anlayabiliyoruz. Ayrıca bu olaylar olurken Turgut kafasında kurduğu Olric adında bir karakterle konuşmaktadır. Selim Işık’ın “düşünen ve sorgulayan” bir insan olduğu bu yüzden de tutunamadığı fark edilmektedir. Tutunamayanlar toplum düzenine uyum sağlayamayan, kendi benliğini yaşamak isteyenleri ele alır. Oğuz Atay’ın hayatını incelediğimizde Tutunamayanlar’ın otobiyografik ögeler içerdiğini fark edebiliyoruz. Öyle ki Oğuz Atay kendisine sorulan “Tutunamayanlar’dan Selim Işık kimdir?” sorusuna “Selim Işık, birçok tutunamayanın bileşkesidir. İntihar eden bir arkadaşım var, Ural; ama bütünüyle Selim Işık o kadar değil. Belki ben varım. (Bu cümleyi yazmayın.) Adlarını saymanın sakıncalı olduğu birçok arkadaşım var.” şeklinde yanıt vermiştir. “Ben buradayım sevgili okuyucum, sen nerdesin acaba?” diyen Oğuz Atay’ın sesi ölümünden çok sonra duyulmuştur ne yazık ki. Günümüzde ise en çok satan ancak en az anlaşılan yazarlardandır. Kitabı okumaya çalışan çoğu okurun yarım bıraktığı biliniyor. Bunun sebebinin, kitabın belli bir bölüme kadar okuyucunun kendisini okuyup okuyamayacağını test etmesi olduğunu düşünüyorum. Tutunamayanlar kesinlikle insanı düşünmeye ve sorgulamaya iten bir kitap. Bir kez okunmakla tam anlaşılamayıp, birkaç kez okunmayı gerektirebilecek bir eser. Kendi adıma konuşacak olursam hayatımın belli bölümlerinde tekrar okuyacak olduğum bir kitaptır kendisi.