Ölüm Bir Varmış Özlem Yıldız Bir Yokmuş

Yazar

Özlem Yıldız

10. Sayı

Kitaplık

Adeta; yüzyıllarca ölümsüzlüğü arayanlara, toplu cevap niteliğindeki kitap. “Ertesi gün hiç kimse ölmedi” başlangıç cümlesi ile okuyucunun merakını hortum gibi içine çekiyor. Yazar ayırmasa da sanki iki bölümmüş gibi: ölümsüzlük durumunun önce insanların sonra da ölüm görevlisinin kendi dünyasında nelere sebep olduğunun anlatıldığı bölümler.

Düşünün; bir sabah uyanıyorsunuz ve sadece sizin ülkenizde kimse ölmemiş! Sonraki gün, sonraki gün hep aynı... Gündelik hayattaki her şey yerli yerinde, sadece ölüm yok! Önce kalplerde bir sevinç dalgası tabii... Sonra, zihinlere hücum eden sorular ile dalga dalga büyüyen bir kaos.

Önce kilise panikliyor; “Ahiret, dirilişe inanış olmazsa ne yapacağız?” diye. Sonra cenaze hizmetleri, sigortacılar, hastaneler, huzurevleri, ölümü dört gözle bekleyen hastalar, aileleri, halk ve tabii ki hükümet... Halkın bir kısmı ölümsüzlüğün devasını ararken, illegal örgütler bu soruna radikal çareler üretmeye başlayıp sorunu bambaşka bir boyuta taşıyorlar. Sonrası ise daha derin ve dünya siyasetinin alışık olduğu konular diyebiliriz...

İlk bölümün inanılmaz gerçekçi kurgusu, Ölüm’ün sürpriz planlarıyla geri döndüğü ikinci bölümde masalsı bir anlatıma dönüşüyor. İlk bölümde mantığına bolca mesai yaptıran okurlar, her romanda var olmasını beklediğimiz “ana karakteri” bulamamış okurlar, ikinci bölümde beyinlerini yormasınlar, gidişatı sadece duygularıyla takip etsinler derim...

Bu arada; eserin garip sonu bazı okuyuculara Saramago’nun şu ünlü sözünü hatırlatabilir; “Aşk en büyük devrimdir.” Bazı okurlar ise “Ne alaka?” deyip son sayfaları tekrar okumak isteyebilir... Ayrıca, bilinmeyen ülkelerin efendisi olan Saramago, bu eserde toplumların ikiyüzlü ve bencil ahlak anlayışına öyle bir ayna tutuyor ki, çok tanıdık!

Ben, Saramago eserlerini okumaya Körlük ile başladım. Yazım tarzı ile ilgili duyduklarımdan dolayı endişeyle başlasam da şu sonuçlara vardım diyebilirim; Yazarın işlediği konular o kadar enteresan ve enfes ki, artık nasıl yazdığıyla ilgilenmiyor, sadece konuya odaklanıyorum. Ve bir de, yazarın noktalama işaretlerindeki asiliği ve başına buyruk cümle akışının okuru yıpratması, her eserinde söz konusu değil! En azından Körlük, Görmek, Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş ve Bilinmeyen Bir Adanın Öyküsü eserleri, ellerimde ve ruhumda öyle kolayca akıp gitti ki; bence buna dahil değil. Filin Yolculuğu’nu okumadan önce ise derin bir nefes alın derim...

Son olarak; içinden geçtiğimiz pandemide, bulaşıcı bir körlük sebebiyle bir toplumun çöküşünün anlatıldığı Körlük eseri basım rekoru kırsa da, okurlar bolca Körlük’ün kurgusuyla empati yapsa da, Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş’un da şimdimize dair çok şey anlattığını düşünüyorum. Bu eserde halk ve hükümet ölümsüzlüğe çare arıyor, biz ise ölüme, ama çare arama yöntemlerimiz çok benziyor aslında... Yani tam da bu dönemde okunması, çok manidar olabilir.

Keyifli okumalar dilerim

Instagram: @oku_sev_ye_gez