21. Yüzyılda İnsan Olmak

Yazar

Beyza Yazıcıoğlu

7. Sayı

Denemeler

DeÄŸerlerimizin kökten deÄŸiÅŸtiÄŸi, sevginin anlamını yarara ve çıkara bıraktığı,konuÅŸurken defalarca düÅŸünülüp yanlış lanse edilmemek için ince eleyip, popüler kültüre ayak uydurarak “Ben de sizdenim.” dediÄŸimiz dönemdeyiz .Toplum tarafından ötekileÅŸtirilmemek için sustuÄŸumuz ve ÅŸikayetçi olduÄŸumuz durumu eylemle protesto edemediÄŸimiz bir dönemi yaÅŸamış ve yaÅŸamakta olduÄŸumuz için bahtsız ve ümitsiz jenerasyonun en önde nefer tutanlarındanım, tutanlarındanız.

YetiÅŸtirilip hayata hazırlandığımız, piÅŸmemiÅŸ, görmemiÅŸ, geliÅŸmemiÅŸ ve taze fikirlerle anlamaya ve empati kurmaya yetmeyen minik bedenlerimiz, dalıp duraklayıp gördüÄŸümüz düÅŸlerimiz baÅŸkaydı. Okuyup büyük adam olacak, o kitaplıkta severek sergilediÄŸimiz kırmızı metal oyuncağı bile alacaktık. Barbie’lerimiz kadar şık, güzel, bakımlı ve mutlu olacaktık. Sanatla ilgilenecektik. TRT’de ÅŸaheser yaratan adam kadar yetenekli, tek parmağıyla bir bacağının üzerinde dönen ve dönerken etrafına ışık saçan sanat, emek, alınteri ve baÅŸarı saçan dansçılar kadar özgür olacaktık. YetiÅŸme çağındayken televizyondaki gençlik dizilerinde gördüÄŸümüz o renkli gösterilen hayatı yaÅŸamak için sabırsızlanırdık, o tatlı kaçamakların heyecanını yaşımızdan önce tatmak isterdik.

Yoksa yaşının üzerinde giyinmeler, karşı çıkmalar ve ses yükseltmeler özenilen bu ışıltılı hayata çabuk geçmek için miydi? Üniversite amfilerinde yüksek sesle ve özgürce konuÅŸacaktık siyasetten. Kulağımız çekilmeden ve soÄŸuÄŸu hissetmeden... Bir proje yapacaktık mesela; herkesin memnuniyetle karşıladığı ve gülümsediÄŸi, sevdiklerimiz tarafından alkış toplayan bir proje... Atatürk’ün bıraktığı mirası ileriye taşıyacaktık. En az 2 dil bilecektik hani... Dostlarımızla filmlerdeki gibi maceralar yaÅŸayacaktık. Sonra... Sonra mı? Hayatımızın aÅŸkını bulup, standart yaÅŸam evrelerini tamamlayıp bu yaÅŸama mutlu veda edecektik. Saniyeler gözümüzün önünden geçerken... Vay be! Ne güzel yaÅŸadım ve yaÅŸattım, mutlu oldum ve mutlu ettim, sevdim ve sevildim, bu dünyaya bir aÄŸaç bıraktım. AÄŸladım, düÅŸtüm ama güzel insandım. Güzel insanlar yetiÅŸtirdim. “Güzel dost oldum, o en sevdiÄŸim ÅŸarkı bitene kadar yolumu defalarca uzattım.” demiÅŸ olacaktım. Sahi, ÅŸu an bulunduÄŸumuz yerden memnun muyuz? Yapabildik mi, yapabilecek miyiz?

Gözümüzü dünyaya son kez kapattığımızda kefede ne ağır basacak? Yaptıklarımız mı, yapamadıklarımız mı? SevildiÄŸimizden emin olarak göçmek mi, kırgınlıklar mı? Peki, ya yaÅŸam koÅŸuÅŸturmacasındaki kendimizi unutuÅŸlarımız?

Yapabildik mi karşı çıkmaları? Masaya yumruÄŸu vurabildik mi tersliklerde? Hayatımıza yön verebildik mi? Hayalini kurduÄŸumuz o karavanla yola çıkabildik mi? Patronumuza rest çekecek kadar özgür müyüz? Ä°stediÄŸimiz ÅŸeyleri alırken kaç kez düÅŸünüyoruz? Sokakta son kez oyun oynadığın tarihi hatırlıyor musun? Ben de öyle... Ben de en son omzuma ne ara bu kadar yük bindi, ben ne zaman büyüdüm ve ne zamandan beri bu sıradan düzene dahilim? Bilmiyorum. Peki, 21. yüzyılda aşık olmak, sayın okur? Ä°nsanlar sahi mi? AÅŸk diye bağıran aşıklar? AfiÅŸe edilmiÅŸ mutluluk pozları? Neyin bedelini ödettikten sonra avaz avaz bağırıyor sosyal medyada aşık? Ve belki de bu koÅŸuÅŸturmacada hiçbirine rastlamayanlar... En sahi onlar sanırım. Bir ömür tükettiÄŸimizde bu döneme denk geldiÄŸimiz için mi hayıflanacağız? Yoksa hayalimizdeki insan olamadığımız için mi? Gerçekten severler mi birileri bizi, o eski filmlerdeki gibi bir ekmek bir suya tamah edebilecek yüreklilikle? Sırtımıza 3. ve 4. kanatları takacak kadar? Her seviÅŸinde ve her öpüÅŸünde yerden yükseltecek kadar, güveniyle daÄŸ yaratacak kadar? Aç ve susuz kalmış çöldeki seyyah kadar muhtacız sevgiye. Kızgınlığımız, kinimiz, eksikliÄŸimiz ve doyumsuzluÄŸumuz bundan deÄŸil mi? Ä°nsan, galiba yetiÅŸkinliÄŸe ulaÅŸtığında en çok o zaman insan oluyor; gerçek bir insan, her tavrıyla ve her hâliyle. Ä°nsanların hayatına ekonominin yön verdiÄŸi bu acımasız dönemde, insan kalmaya ve tutunduÄŸumuz yerden düÅŸmemeye, ölmeden bir kez aşık olmaya, o lezzetli restoranlara bir kez de olsa gittim ve yedim diyebilmek için patronumuz ne derse evet demeye mecbur olduÄŸumuz ve burnumuzdan soluduÄŸumuz nefese paranın karar verdiÄŸi bu bahtsız dönemde yanlışlara karşı ne kadar aykırıyız? Bana ne kadar mutlu olduÄŸunu, kimden vazgeçemeyeceÄŸini ve ne için daha çok çalışacağını söyleyebilir misin sevgili okurum? TahammülsüzlüÄŸümüzü, mutsuzluÄŸumuzu, boyun eÄŸiÅŸimizi ve kendimizden ödün verip baÅŸkalaÅŸmamızı sevgi onarsın. Sen, sen ol 21. yüzyılda insan olma. 21. Yüzyılda Ä°nsan Olmak