5. Sayı
Denemeler
Hayatının aşkını bulmuştu adam, ama farklı hayalleri de vardı. Dünya, birine bağlanıp uslanmak için fazla kalabalık, bir şehre alışıp yerleşmek için de fazla büyüktü. Önünde öyle uzun bir ömür vardı ki kaç hayat sığdırabileceğini aklı almıyordu. Keşfetmesi gereken onca şey varken istedi ki hayatının aşkı onu beklesin. Mutlu olamazdı eğer dilediği şekilde yaşamasaydı. Aklı hep o hayatta kalırdı. Oysa sözleri vardı, ölüm ayıracaktı onları ancak. Bilmiyordu adam, bazı sözler ağızdan çıkmamalıydı. Kadın onu çok sevdi her zaman sevdi, ömrü boyunca bildi onu seveceğini. Başkasıyla evlendiği gün adamın ismini aklına kalbine ve ruhuna kazıdı, onu unutmayacağına dair
söz veriyordu kendine. Çocuğunu elinde taşıyordu, onun
çocuğuydu ama adamın haberi yoktu. Geri döndüğünde kadını evli ve çocuklu buldu adam. Kendisi de büyümüştü, olgunlaşmıştı. Hala bencil ve hayalperestti belki ama insanları küçük görmeyi bırakmıştı. Tecrübe edinmişti, hiçbir okulda öğretilmeyen şeylerdi bunlar. Adam mutlu olmasını istedi kadının. Kadını kalbine gömdü ve o da asla unutmayacağına dair söz verdi. Geçen kış kadına kanser teşhisi konulduğunda gizli gizli seyrederdi hastane odasında. Kocasına gözükmek istemedi. Kendini onların hayatında yersiz, kendi hayatında kimsesiz hissetti. Birkaç gün önce gömdüler kadını adamın evinin yanındaki mezarlığa. Çok az kişi vardı cenazede. Oğlu yeni yeni boy atmış, bıyıkları çıkmaya başlamıştı. Uzun uzun izledi onu uzaktan. Kadını gömdükten sonra fazla durmadılar. Herkes evine dağıldı. Adam yaklaştı yanına sonunda. Gözlerindeki ıslaklık mezarı sulamaya yetmemişti. “Bir ömür beklerim seni” deyişi geldi aklına. Nasıl da güzel gülmüştü dudağının kenarıyla. Arkadan bir ses duydu, gitmeye hazırlanıyordu ama durdu. “Seni buraya getiren sevda zamanında annemi en derinden yaraladı, şimdi bırak da rahat uyusun mezarında.” Oğluna baktı adam. Bildi ya da bilmedi, kendine benzetti onu ama üstünde durmadı. “Benim çocuğumsun sen” demedi. Bakışlarını yere indirdi daha önce hiç yapmadığı gibi. Özür diledi ve uzaklaştı; bir daha geri gelmeyecek gibi. Her büyük aşkın yarım kalışına olan inancı tamdı artık.