Başlangıç

Yazar

Aybike Ulubaş

5. Sayı

Öyküler

“Gözlerimi açamıyorum. Etrafta neler olduğunu görememek bana korku veriyor. İçime bir şey doluyor. Boğulacak gibiyim. Yüksek bir ses duyuyorum. Sanki birisi bağırıyor ya da ağlıyor, anlayamıyorum. Fakat onun çevresindekiler de bağırıyor olmalı çünkü çok fazla gürültü var gibi hissediyorum.

Üşüyorum. Bu hissi daha önce hiç hissetmedim. Benim geldiğim yerde böyle şeyler yoktu. Üşümek yoktu, bu gürültü yoktu. Beni çok rahatsız ediyor. Fakat duygularımı ifade edemem. Sanırım çevremdekiler başka bir dil konuşuyor. Onları anlayamıyorum.

Beni bir yere koydular. Burası geldiğim yer gibi kokuyor. Daha önce koku alıp alamadığımı hatırlamıyorum fakat alıyor olmalıydım. Çünkü bu koku evime benziyor. Gürültüler azalıyor gibi. Avazı çıktığınca ağlayan kişi de artık ağlamıyor herhalde. Artık gözlerimi açabilirim.

Açamıyorum. Çok az açılıyor gibi oluyor ama öyle az ki hiçbir şey göremiyorum. Bedenimi kontrol edemiyorum. Bu beni bir anlık korkutuyor. Korkmamla beraber ağlama sesi de tekrar başlıyor. Acaba bu ses benden mi çıkıyor? Birisi bana dokundu. Sarılıyor mu? Başka bir ağlama sesi daha duyuyorum. Bu evim kokan kişi olmalı. Keşke ağlamasa. Ağlamaması için bir şey yapmak istiyorum fakat henüz bedenime bile sözüm geçmiyor ki. Hiçbir şey yapamıyorum.

İçimde büyük bir korku var. Gözlerimi açmaya çabaladıkça gelen ışık gözlerimi yakıyor. Hala hiçbir şey göremiyorum. İçimdeki korku çok büyük ama bu kokunun sahibi yanımdayken korkum azalıyor. Beni hareket ettiriyor olmalılar çünkü o koku bazen uzaklaşıyor ve uzaklaşınca ağlama sesiyle doluyor kulaklarım. Artık eminim, ağlayan benim.

O kokuyu duyuyorum şimdi yine. Bu çok ışıklı, göz yakan, soğuk ve korkunç yerde benim ne işim var? Kendi bedenime sözümün geçmediği ve kimseyi anlamadığım bu yerde bir tek bu kokuya güvenebiliyorum. Bana huzur veriyor. Sakinleştiriyor. Evet, ağlamıyor olmalıyım. Düşüncelerim yavaşlıyor. Ne olduğunu anlamı-yorum ama kendimi bırakıyor gibiyim.”

‘Uyudu’ dedi kısık bir sesle hemşire. ‘Sizin de biraz dinlenmeniz iyi olur’ dedi. Teşekkür ettim ve hemşire gidince hemen az önce bebeğimi kucağımdan alıp içine koyduğu beşiğe yaklaştım. Öyle güzeldi ki benim bebeğim. Aylarca bekledim onu. Şimdi burada, yanımda. Hem de öyle güzel kokuyor ki... Artık anne oldum. Ona baktıkça içim neşe doluyor. Bu günü asla unutmayacağım.

***

Yıllar sonra küçük bir kasabada bir evin bahçesinde bir aile kutlama yapıyordu. Çocukları 15 yaşına giriyordu. Sayısız süs ve balonlarla etraf süslenmişti. Pasta kesildikten sonra annesi oğlunun doğduğu günü hatırladı. O günü herkesin içinde heyecanla anlatmaya başlayacaktı ki oğlu kulağına eğilip “Anne beni arkadaşlarımın yanında utandırıyorsun, lütfen anlatma.” dedi. Annesi kocaman bir gülümsemeyle oğluna sarıldı ve “Peki oğlum.” dedi.