Gözlerim Nisandır Şimdi

Yazar

E.B.RÂR

2. Sayı

Denemeler

Gözlerim Nisan’dır şimdi. Yağmur yağmur, dopdoludur şimdi.

Bir şeyler oluyor hep, öyle şeyler ki içimdeki gözyaşı okyanusuna medcezirler hediye ediyor. Öyle kabarıyor ki sular kaynağında, dayanamıyor taşıyor toprak rengi gözlerimden tuzlu sular.

Neresidir içimdeki bu tuzlu suyun kaynağı? Bir zamanlar deniz kızı mıydım, balık mıydım ya da bir deniz yıldızı mıydım? Okyanusların altında rengarenk ve ıslak bir dünyada yüzerken nazlı nazlı, bir gün bir hata işledim de acaba sudan çıkmış balığa mı döndüm? Yoksa ben miyim bu deyime konu olan balık?

Ağlıyorum. Ona değil, sana değil, kendime, yitik zamanıma, fırtınalı zamanlarımda yıkıp geçtiklerime; yapamadıklarıma değil yapmadıklarıma ya da yaptıklarıma... Ağlıyorum.

Güzel bir düş kuruyorum, gerçekleştiğini düşünüp ağlıyorum, ya gerçekleşmezse deyip yine ağlıyorum. Ya bir gün hiç ağlayamazsam, ya kurursa içimdeki Nisan? Ya kalbi katılaşıp, taş kesilen bedbahtlardan olursam? Bu bana en büyük ceza olmaz mı? Kurak bir toprak gibi olmaz mıyım o zaman? Ne anlamı kalır benim için hayatın, ağlayamayacaksam eğer?

Korkmuyorum ağlamaktan. Ağlayamamaktan iyidir diyorum. Ağlayamamak, Nisan ya da sonbaharda yağmur yağmaması kadar kötü bir şey olurdu diyorum. Ya da baharda bir ağacın çiçek açmaması kadar umut kırıcı, ağacın çiçeği özlemesi kadar özlem dolu...

Yağmur iyidir, odur yoncaları bitiren, odur toprakları yeşerten, toprağın derinliklerine kadar işleyip nakışını, yeryüzünü bir sergi salonuna çeviren... Rahmanirrahim olan Rabbin varlığını derelere tepelere nakşeden, O yüce nakkaşı her dem zikreden, zikrini bizlerle paylaşan, zikir senfonisini besteleyen ırmaklara, derelere kendi zikrinin duruluğunu dercedendir o... Kardeşidir gözyaşı yağmurun. Belki de birlikte var oldu yağmur ve gözyaşı... Nasıl küçük bir derecik büyük bir nehirden doğar ya da bir küçük derecik koca bir ırmağı beslerse, öyle de çift taraflı bir ilişkisi vardır belki bu ikisinin.

Seviyorum ağlamayı. Hep gülenlere inat seviyorum. Hep gülmektense arada bir gülüp, çokça ağlamak istiyorum. Kalbim münbit topraklar gibi yeşersin diyorum damlaların raksında, her bir damla bir ismin zikrini hediye etsin diyorum her bir zerreme. Gözyaşlarımla var olayım var olacaksam. Bir gün kurgulanmış bu hayattan gerçek yaşamın kucağına düştüğümde, kuruyan dalların Nisan’da canlanması gibi yağmurlarla, ben de gözyaşlarımla canlanayım. Kod adı “ölüm” olan gerçek hayatın gerçekliğine gözyaşı denizimde yelken açayım.