Yaz Akşamları

Yazar

Aybike Ulubaş

12. Sayı

Denemeler

Yaz akşamlarının bir kokusu vardır. Ağaçlar, deniz esintisi, gökyüzü, çiçekler ve çimenler birleşmiş ve hep birlikte ortaya bu kokuyu çıkarmışlar gibi.. Bu kokunun duyulduğu geceler insan bir nebze üşür ve üzerine bir hırka veya bir şal alması gerekir. Gökyüzü açıkça seçilir ve böceklerin sesleri duyulur.

Bütün bunlar bana ilk başta çocukluğumu hatırlatıyor. Böyle akşamlarda yetişkinlerin konuşmalarını dinleyerek bazen annemin kucağında, bazen bir kanepede, bazense başımı bir masaya dayayarak uyuyakalırdım. O uyuyakalışların küçük ve korkulu gönlümde yarattığı huzur hala hatırımda. Hala bazen kalabalık yerlerde uykuya dalmaya çabalayarak o huzuru bir kez daha elde etmeye çalışıyorum.

Fakat artık tıpkı dünya gibi ben de değiştim. Artık o küçük çocuk gibi kendimi annemin, babamın veya herhangi bir kişinin huzuruna tamamen bırakamıyorum. Ve o teslimiyet, tüm karışık, gürültülü ve aslında ürpertici olan o yerlerde uyuyakalmamı sağlayan en önemli etkendi.

Kulağımda insanların söylediği cümleler yankılanırdı. İlk başlarda seslerin kime ait olduğunu dahi ayırt edebiliyordum. Fakat sonra yavaş yavaş sesler sanki tek bir ağızdan çıkıyormuş gibi gelmeye başlıyordu. Daha sonra ise cümlelerle kelimeler birbirine karışıyordu. Hayalperest bir çocuk olduğumdan her gece hayal kurardım. O gecelerde kurduğum hayalleri yıllar sonra şimdi hatırlayamıyorum. Fakat şu yaşımda bile hayaller sayesinde uykuya dalabildiğimden o gecelerin hayallerinin de huzur barındırdığından eminim.

O zamanlar kargaşa yoktu hayatımda. Sakın ha bunu bir çocuğun kargaşaları ört bas eden bakışından sanmayın. Kendi içimde, kendime göre sorunlar yaşıyordum fakat dış dünyam korkunç felaketlerle çalkalanmıyor, annem babam yaşıyor, para sıkıntısı çekmiyorduk. Dünya o zamanlar benim için oldukça kolay bir yerdi. Yaz akşamlarının keskin kokusunun bana hatırlattığı diğer bir zaman dilimi ise birkaç yıl önceye dayanıyor. Dış dünyanın, korkunç felaketlerinin hepsini üstüme sürmeye henüz yeni başladığı bir dönemden bahsediyorum. Düşünceleri karmakarışık bir hal almış ve dünyası tepetaklak olmuş bir genç olan ben, yaz akşamları her gece balkonda benliğim, fikir hayatım ve en çok da aşk üzerine saatlerce, günlerce hatta aylarca kafa yoruyordum. Bazen yıldızları izlerdim ve kilometrelerce ötedekilere ansızın ulaşabilirken bir sokak öteye olan uzaklığa hayret ederim. Daha sonraları anladım ki mesafeleri belirleyen metreler değil duygularmış.

O yaz akşamları gözüme uyku girmez ve çoğu zaman güneş doğduktan sonra odama dönerdim. Aradan geçen yıllar bir masanın üzerinde bile sonsuz huzurla uyuyabilen o çocuğu yok etmiş yerine her gece düşüncelerin ağırlığı altında iki büklüm olmuş, gençliğin henüz en başında olan o uykusuz beni getirmişti.

Bugün ise aynı kokuyu balkonumda duyuyorum. O iki insan da yok artık içimde. Ne huzurla uykuya dalabilecek kadar çocuk aldanışına sahibim ne de dünyanın üzerime yüklediği dertler, tasalar ve kederlerle uykularıma mal olacak kadar savaşıyorum. Fakat değişmeyen tek bir şey var, aşk üzerine düşünmek. Ömrümün sonuna kadar da değişeceğini düşünmüyorum.

Ve unutmayın, yaz akşamları çok güzel kokar, dikkat edin...