2. Sayı
Denemeler
Aile ile balkonda içilen çayın verdiği huzura rağmen içini bir hüzün kaplamıştı o akşam. Neşeyle gülen gözleri anlık dalmaya iten sebeplerin kötü bir geceye, iç acıtan şarkıya ya da anıları hatırlatan o kokuya ihtiyacı yoktur. Tıpkı en kötü hissettiğimiz anlarda yüzümüzü hiçbir şeyin güldüremediği gibi. Duyguların birbirine hükmedemeyecek kadar eşit güçleri vardır. Çivinin çiviyi sökemediği, dinsizin hakkından imansızın gelemediği tek alandır duygular. O an iç müziğinin ritmi ne ise; kalbin, ruhun sadece ona ayak uydurur.
Nil kendisinin çözemeyeceği sorunlarını dışarıya aktarmaktan hoşlanmazdı. Çünkü iç müziğinin sesini dışarıdan gelen yabancı seslerin bastıramayacağını bilirdi. Bu sebepten çocukluğundan bu yana yaşadığı her duyguya şahit olan odasına geçti. Düşündü, düşündü... O akşam film şeridi dediğimiz olayın sadece ölmek üzere olan insanlara ait bir şey olmadığını anladı -en azından o şeridi görebilmek için ölmek şart değildi-. İnsanın hiç geçmeyen 5 dakikaları vardır. Ölmek üzere olduğunu bilirsin; ama sonuç iki durum için de her zaman belirsizdir. Düşünmeye devam etti sonra. İlk kalp kırıklığından başladı. Bunu ilk aşık olduğunda yaşamıştı. Aşık olmanın gerektirdiği duyguları tek seferde yaşamayı başarmıştı. Ama yine de hayran olup cesaretine, devam etti denemeye. Çünkü o sevmeyi seviyordu. Asıl gücün duyguda olduğunu biliyordu. Hayal kurmaktan, güzel olanı aramaktan da beklemekten de vazgeçmedi.
Gözünün önüne getirdi tüm yaşanmışlıkları. Hepsi için cevaplanmamış tek bir soru vardı. Kimini az kimini çok sevmişti. Ama sevmek duygusunu hep var etmişti içinde. Peki sonuç neden hep aynıydı? “Sana hep sevgiyle geldim. En çirkin anlarında bile kusurunu görmedim. Sana hiç kötülük getirmedim, kötü olmanı hiç istemedim. Bunca şeye rağmen sırtını döndüğünde yüzünde oluşan nefretin, dilinden dökülen kötülüklerin sebebi ne?” Bunun cevabını kendisi veremezdi. İşte tam da bu sebepten içinde onu hep düşünmeye iten o müziğe söz ekleyemiyordu. Bu yüzden o ritim hiç değişmiyordu. “Öyleyse hayaller kurmama izin verme Allah’ım. Hiçbir zaman karşılık bulmaması düşüncelerimin, tüm gerçekliğiyle göremeyişi gözlerimin, hiçbir zaman olmayacağına inanmak da benim kalbimi kırıyor. Muhatabı olmayan kırgınlığın sorusunu bile soramıyorum.” dedi tüm yorgunluğuyla. Sonrasında bunun gerçekleşme ihtimalinin verdiği o korkuyla umuduna sarılıp devam etti sözlerine. “Bana öyle bir haber getir ki merhametinden; kendi hikayemi yazabilecek kudreti bulabileyim parmaklarımda. Minnetim olmasın adımı dahi hatırlamayacak olan insanların cümlelerine. İzin ver en güzel ezgileri ekleyebileyim iç müziğime, sözlerim dansa kaldırsın ruhumu, can versin her hüznümde ayaklarıma.