Yeniden Doğuşun Kitabı: Mavi Sürgün

Yazar

Nurunnisa

2. Sayı

Kitaplık

Halikarnas Balıkçısı’nı bu kitapla tanıdım. Daha doğrusu kim olduğundan haberim vardı elbette. Ancak okuduğum ilk kitabıydı. Halikarnas Balıkçısı’nı tanımak isteyenler için çok güzel bir başlangıç kitabı Mavi Sürgün.

Kitapta, haksızlık sonucu sürgüne gönderilen birinin başından geçenler anlatılıyor. Tabii anlatan sanatçı olunca mesele, olay aktarımından farklı bir boyuta taşınıyor. Halikarnas Balıkçısı’nın kullandığı dil o kadar samimi ki okurken karşımda tertemiz bir biçemle anılarını anlatan bir büyüğüm varmış hissine kapıldım. Ayrıca yazılanlar birinci ağızdan çıktığı için Halikarnas Balıkçısı hakkında tahmin edemeyeceğim kadar çok şey öğrendim.

Kabaağaçlı, anılarından oluşan kitabında sürgünle yaşamayı, yaşatmayı keşfetmiş olduğunu büyük bir coşkuyla anlattığını gördüm. Kendisi bunu şöyle ifade ediyor: “Hayat, bir yerde değil insanda olur. Yaşamak, gönlü de dünyayı da aşar taşarcasına hayatla doldurmak demektir.”

Anlattıkları, hissettirdikleri çok değerliydi. Lisede Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın Bodrum’a sürüldüğü için Mavi Sürgün’ü yazdığını duyduğumda “Hadi canım Bodrum gibi sürgün yeri mi olurmuş?” demiştim. İstanbul’dan başka yerde yaşamamış biri için o dönem şartlarında bal gibi olurmuş... Ancak Bodrum’a varana kadar kendisinin de fark ettiği üzere Halikarnas Balıkçısı’nın asıl sürgünü İstanbul’muş. Rutin denilen şey onu mahvetmiş, kendi hayatından sürmüş meğer. Bodrum’a sürüldükten sonra orayı çok sevmiş. Hatta Bodrum’un eski adı olan Halikarnas ile anılmaya başlamış. Bu yüzden Cevat Şakir Kabaağaçlı’yı Halikarnas Balıkçısı yapan Mavi Sürgün’dür diyorum.

Bir haksızlık sonucu Bodrum’da mahkum edildiği kalebentlik yeniden doğuşuna sebep olmuş. Onunki sürgün edilmek değil bir ağaç gibi sürgün vermekmiş. Verdiği sürgünle Bodrum’a nefes olmuş. Sürgünle yaşamayı, yaşatmayı keşfetmiş. Türkiye için öyle yararlı şeyler yapmış ki saymakla bitmez. Mesela ülkemizde hiç olmayan ama Bodrum’un iklim şartlarına uygun bitki tohumlarını bir bir keşfedip özenle yetiştirmiş. Günümüzde Bodrum’a gittiğimizde gördüğümüz rengarenk çiçeklerin ilk yetiştiricisi ve Türkiye’deki narenciye çeşitliliğinin sebebi oymuş yani.

Cevat Şakir Kabaağaçlı sanata bambaşka bir boyut kazandırmış. Sanatını sadece kalemle kağıtla değil taşla, toprakla, denizle icra etmiş. İlmek ilmek işlemiş eserini doğaya, topraklarımıza. Siz de kendisine hayran olmak ve yaşamanın aynı zamanda yaşatmaktan geçtiğini öğrenmek için mutlaka okumalısınız.

Sevgiler