Sanki Yüz Yıl Yaşadım

Yazar

Nesrin Arslan

19. Sayı

Åžiirhane

Sanki yüz yıl yaÅŸadım.

Oysa yarısına bile varmadım.

Fakat düÅŸününce geçmiÅŸi;

Hatıralar ne kadar eski,

Ne kadar uzak çocukluÄŸum,

Dinleyip unuttuÄŸum bir masal gibi ÅŸimdi.

 

Sanki yüz yıl yaÅŸadım

Hayal meyal bir mahalle.

Avlu içinde evler.

Ne bir iz ne fotoÄŸraf var elimde,

Hatırda kalan birkaç anı,

Bilmem gerçek miydiler?!

 

Sanki yüz yıl yaÅŸadım

Bir sokak vardı mahallenin tam ortasında

Her karışını adımladığımız.

Taşını, tuÄŸlasını hatta çamurunu

Oyunlarda kullandığımız.

 

Sanki yüz yıl yaÅŸadım

Okul yolunda üÅŸürdü çanta tutan elimiz.

Siyah önlük, beyaz yaka tertemiz.

Her sabah gururla okunan andımız

Evet siz de vardınız.

 

Sanki yüz yıl yaÅŸadım

Okul bitince yazları köye giderdik.

Dağları kaplı kan kırmızı gelincik

Tuzlayıp taze koparılmış yemlik yerdik.

Tandır kenarında uyurduk sıcacık,

Tezek kokusu havada, yollar çamur ve balçık.

Koyun, kuzu, inek, manda hepsi boy boy

Bir çocuÄŸun çizdiÄŸi resim gibiydi bizim köy;

Ortada bir dere, etrafında evler ve uzakta dağlar,

Selama durmuş gibi sıra sıra kavaklar.

 

Sanki yüz yıl yaÅŸadım

NeÅŸeli, rengârenkti bayramlarımız,

Şeker, kolonya kokardı evlerimiz.

Üstümüzde en güzel elbiseler,

Kapı kapı dolaşırdık

Korkmadan, çekinmeden,

Eve dönmezdik harçlığımız bitmeden.

 

Sanki yüz yıl yaÅŸadım

Kirli dizlerimizde yaralarımız vardı.

Tozlu yüzlerimizden gözyaÅŸlarımız,

Yanaklarımızda izler bırakarak akardı.

Ne yara kaldı ne de izi,

Ne gözyaşı ne de sızı.

Bir tren gibi zaman aldı gitti hatıralarımızı.