20. Sayı
Denemeler
Birinci Bölüm
Orta Çağ müziği genel olarak Erken (500-1150), Yüksek (1000-1300) ve Geç (1300 -1400) Orta Çağ müziği olarak üçe ayrılıyor. 900 yıl sürmesi nedeniyle Batı klasik müziğinin en uzun dönemi olan bu dönemde koro, enstrümantal ve bunların birleşimi eserler bulmak mümkün. Enstrümantal eserler ilk kez bu dönemde ortaya çıkmıştır. Ayrıca özellikle tek sesli eserlerde, tek bir heceyi farklı notalarda seslendirmek anlamına gelen melisma ya da vokal koşusu adı verilen süslemeler de yaygın olarak kullanılmıştır. Melismanın kullanılışını neredeyse bütün Hildegard von Bingen eserlerinde duymak mümkün. Melisma tekniği günümüzde de sıklıkla kullanılmaktadır. Örneğin, 1957 yılında Billboard’un yayınladığı En İyi 100 listesine girmiş Tab Hunter’ın seslendirdiği Young Love adlı parçada melismanın sıkça kullanıldığını duyabilirsiniz.
Erken Orta Çağ’ın, hatta bütün Orta Çağ’ın en önde gelen kadın bestecisi olan Hildegard von Bingen’in günümüze ulaşan 69 eseri bulunmaktadır. Botanikten felsefeye birçok alanla ilgilenen Bingen, Ordo Virtutum adı verilen tarihteki ilk moralite oyununun da yazarı olmuştur. Ayrıca Lingua Ignota adında bir dil üretmiş ve Rupertsberg ve Eibingen’de kurduğu manastırlarda bu dili öğretmeye çalışmıştır. Bu vesileyle, manastır dışından birinin anlayamayacağı, manastıra ait bir dil oluşmuştur. Hildegard von Bingen tarihler baz alındığında Yüksek Orta Çağ’da yaşamış olsa da onu “Erken Orta Çağ müziği” dâhilinde değerlendirmek pek yanlış olmaz çünkü Bingen’in eserlerinde ritim bilgisi bulunmamakta ve ürettiği bütün eserler tek sesli olarak bulunmaktadır.
Erken Orta Çağ müziğinde yoğunlukta olarak tek sesli, genellikle Gregorian Chant olarak adlandırılan ilahiler bestelenmiştir. Bu ilahiler genelde bir grup rahip tarafından Aşai Rabbani Ayini olarak da bilinen İsa’nın son akşam yemeğinin yeniden canlandırıldığı törenlerde söylenmekteydi. 9. yüzyıl sonlarında ise, İsviçre’de tek sesli ilahilerde, melodiye paralel olarak bir ses (tam dörtlü veya beşli) eklenmesi suretiyle çok sesliliğin ve harmoninin ilk denemeleri yapılmıştır.
Erken Orta Çağ’daki en önemli sorunlardan biri müzik notasyonunun olmayışıdır. Bu eksiklik nedeniyle eserler kulaktan, yani dinleyerek öğreniliyordu. Tabii bu da eserlerin zamanla kaybolmasına ve eserlerin öğrenilme hızının yavaş olmasına yol açıyordu. Roma bu dönemde belirli ayinleri birçok farklı bölgeye yayarak kilisede bir nevi Roma geleneği oluşturmaya çalışıyordu. Ancak notasyonun olmaması ve bunun sonucu olarak eserlerin farklı bölgelere çok yavaş dağılması, Batı’yı eserleri yapılandıracak bir arayış içine soktu ve bu arayışın sonunda ilk notasyon ortaya çıktı. Neume adı verilen ilk notasyonda gaye, eseri başka birine genel hatlarıyla aktarmak olduğu için genel olarak ses perdeleri gösterilirken ritim vb. dinamikler notasyonda bulunmuyordu. Notasyondaki bu ritim eksikliği 12. yüzyıla kadar devam etti.
Ritmin notasyona tanıtılması ve çok sesli eserlerin daha çok bestelenmeye başlamasıyla müzikte Yüksek Orta Çağ başlamıştır ve bu dönemin başlangıç zamanlarına ve genel olarak kutsal eserlerin bestelendiği periyoduna Ars Antiqua (Antik Sanat) (1170-1310) adı verilir. Ritmin notasyona tanıtılmasıyla beraber Batı kültüründeki ilk grafik de ortaya çıkmıştır denilebilir (ses perdesi y-ekseninde, ritim x-ekseninde).
Paris Notre Dame Katedrali’nde ve aynı zamanda yine Paris’teki Notre Dame Çok Seslilik Okulu’nda çalışan Léonin ve öğrencisi Pérotin 13. yüzyılda ilk kez notasyona ritmi tanıtmıştır. Ritmik mod adı verilen bu ritimde notaların uzunluğu diğer notaların konumuna göre belirleniyordu. Ancak ritmik modlarla ritimde detaya inilemiyordu, özellikle her hecenin farklı uzunluğa sahip olduğu parçalarda ritmik modları kullanmak imkânsızdı. Ancak 14. yüzyılda Philippe de Vitry’nin de baş mimarlarından biri olduğu Ars Nova (Yeni Sanat) (1310-1377) ile birlikte notasyonda ritmik özgürlük kazanılmıştır. Paris Üniversitesi’nde eğitimini tamamlayan Vitry saraylarda danışmanlık, sekreterlik gibi görevlerinin yanı sıra müzikte de yeni teknikler geliştirmiştir. Bunlardan en önemlisi izoritimdir. Bugün daha yaygın şekilde ostinato olarak bilinen tekniğin temellerinden olan izoritim, sabit bir ritmin ya da diğer adıyla “talea”nın bir veya birden çok melodiye parça boyunca uygulanmasına denir.