21. Sayı
Denemeler
Havada hüzün hâkimiyetini korumakta. Yağmur bulutlara gizlenmiş salınıyor bir o yana bir bu yana. Penceremden bir mevsim daha eksiliyor yavaş yavaş, lavanta kokulu bir ekim daha bırakıp gidiyor. El sallıyor her adımında arkasına bakarak. Belli ki yakamızı bırakmak istemiyor hüzün. Turuncunun ve sarının her tonunu bedeninde taşıyan yapraklar rüzgârla oynaşıyor şuradaki mavi kapının önünde… Tanımadığın birinin keşfine çıkmak kadar haz verici kasımı karşılamak. Ne derler, “Kasımda aşk başkadır.” Hepimizde bunun heyecanı var, hayatımızdan eksilirken bir ekim daha…
Kelimeler… Azizliğine düçar oldum onların. Öncelerde kelimelerin büyüsüne kapılıp şimdilerde onların acı yüzünü gören ben idrak ettim ki vakit kelimelere hâkim olandan uzak durma vakti. Çünkü kelimeler sevindirebilir, ayağı yerden kesecek kadar mesut edebilir, âşık edebilir ama aynı kelimeler nefret ettirebilir, can yakabilir ya da öldürebilir birini. Her ne kadar eksikliklerine inansam da güçlü bir iksir oldukları da muhakkak. --Şimdi içimden geçen satırları hangi kelimeler tamamlayabilir? Hangi kâğıt o kelimelere sığınak olmak isteyebilir? Kimin gücü yetebilir buna? Adın kelimelerin arasına karışmış, öylece geçiyor ve gidiyor hayatımdan. Her harfi gümüşten ellerin kadar öldürücü adının. Eksiliyor gönlümde bir bir harflerin. Kalbim uğurluyor seni gecenin sessiz karanlığına, hem sen seversin siyahı. Bak, yaprakları buruşmuş, solmuş ve kokusu çoktan hâk ile yeksan olmuş papatyalar düşüyor kucağıma. Okuduklarının ağırlığını taşıyan o gözlerin de eksilmeli benden artık. Muhatabının karşısında di’li geçmişin korkutuculuğuna bürünmüş zaman, kandırıyor herkesi.
Ve ruhu eskimiş aşkın. Sen eskimişsin, ben eskimişim. Eskimişiz sen, ben ve aşk…