24. Sayı
Şiirhane
Biraz ileride göl su kurbağaları anız
kokuyor kan tarlası şimdinin Akeldama’sı
tatminsiz uzunca bir yaşam sefil kabız
ihtişamlı kısaca bir yaşama karşı
Kaslarımız katı bu gece tan ağırtısına
karşı gerinip hele ezkaza bir kıvanagör
tavsadın mı ne gelemedin şuradan şura
işte ne dilenci çolak ne de çocuk kör
Kapı askılığında don değişirdi esvaplar
omzu sıyrık kadından ve gördüm ölü tahtadan
ki ol geçen günleri nisyanla hatırlar
ben kim bilmem öyle zarif kompliman
Yoktur daha açık bakan sağ gözümden gözlere
nere baksam bulanık solumdan yalnız kımıltı
bir rüya sığar mı günübirlik sözlere
hep umut ettim ve bir tek anım kalmadı
Sakın kolay kapanan yaradan kör çakıyla deş
ellerinle böğrümü ki gittiğim ev değildir
saatler asılı saatlere gelir beşe şeş
hep bir anı bekleriz ki o da bu an değildir
Biz hangi zamana atılıverdik ki Haliç’te
kefal tutulur sabırlı gergin balıkçılarca
-balıklar mevsimini yadsır bu şehirde
akşamüstü telaşlarının arkasında
Kabahatsizce atılan adımlar o tarlada
şimdi en pespaye hâlleriyle karşımızdadır
bütün düzmece tanrıya çirkin iftira
bu şiir ne arınma ne de itiraftır