26. Sayı
Denemeler
Bazen bazı cümleler benden habersiz kurulmuş, ben uyurken, ben meşgulken düşünülmüş; benim birkaç nefesimi sadece çıkmak, bu formda var olmak için bekliyorlarmış gibi hissediyorum. Bu, öyle anlardan biri. Kusarmışcasına soluduğum soğuk hava, üşüyen burnum, hissetmediğim ayaklarım, o kalın atkıma doğru fısıldamadan edemediğim cümlelerim var. Üç renkli kediler, kalp çarpıntıları, peri bacaları, boğaz yalıları, düş kırıklıkları, saç boyaları ve biraz da yün battaniye kokuyor kar. Hiçbir şeye gönül rahatlığıyla sevinemeyen, üzülemeyen ben, karın kokusuna bayılıyorum, içimi ürpertiyor.
Yeni tanıdığım bu şehri sanki ilk kez kışın görüyorum, sevdim mi bilmem. Oturup ağlayasım, boğaza doğru bağırasım, aşk filmleri izleyesim, bir yokuştan aşağı takılmadan koşasım var; hiçbirini yapacak vaktim yok. Ne yapsam bilemiyorum, bulamıyorum. Bazen boğuluyorum, bazen beliriyor belli belirsiz bir bataklık, bırakıp batıveriyorum. Bazense sessiz sakin bir sezgi üsteliyor gülümseme dürtümü, seviniyorum.
Biliyorum, bu anıları hatırlayacağım saçlarımdaki aklar arttığında; yüzüm kırışmış, belki biraz kilo aldığımda. Bu sokaklara bakacağım, Karaköy İskelesi’ni, Beyoğlu’nu, Büyükada’yı hatırlayacağım. Kar kokusunu ise ne zaman alsam evime döneceğim, kardan adam yapan çocukları ne zaman görsem gözlerim dolacak, çocukluğumu özleyeceğim.
Şimdi çocukluğumdaki o soğuk sabahın renksiz manzarasına dönebilsem ellerimi ceplerime bile koymam. O anda ne kadar var olunabilirse o kadar olur, elime bir kartopu alır, bezden eldivenlerimin ıslanmasını izler, soğuğun elimi kesmesine büyük bir zevkle izin veririm.