27. Sayı
Diğer
RAF Dergi 2024’e heyecanlı bir solukla başladı: “Rafügüzaf Kitap Kulübü”. Nasıl olur, nereden başlarız, diye düşünürken “Bildiğimiz yerden başlayalım, kervan hele bir yola çıksın.” dedik. “Yanımıza da bizi biz gibi tanıyan, bu toprakların, dağların, nehirlerin sesini bize getiren Yaşar Kemal otursun önce. Sonra her ay yeni bir kitapla, yeni bir ülkeye, yüreğe, yazara uğrarız.“ Öyle de oldu. Rafügüzaf, Ocak ve Şubat aylarında hem Discord kanalında RAF Dergi Dostlarıyla buluştu hem de kitapları, yazarları herkesin kendi gözünden dinledi, paylaştı. Rafügüzaf, her ayın son Pazar günü saat 21:00’de Discord sunucumuzda olacak. Ben de her sayıda “Rafügüzaf Bülteni” ile bu köşede olacağım. Önüzümüzdeki ayların Rafügüzaf buluşmalarını kaçırmamak için Instagram sayfamızı takipte kalın. Discord sunucumuza katılmayı da unutmayın. Rafügüzaf’ta buluşmak üzere.
Ocak: Yılanı Öldürseler, Yaşar Kemal
Defalarca Nobel’e aday gösterilen toplumsal-gerçekçi üslubuyla Yaşar Kemal, her dönem emekçinin, üretenin ve barışın tarafında, kimi zaman mazlumla, kimi zaman aşıkla, bazen de annesinin yolunu gözleyen bir çocukla omuz omuza oldu. Her karaktere derin yaklaşımı, hiçbirine uzaktan bakamadığınız böylelikle anlattığı her kahramanın biraz sizden olması onun eserlerinde sık rastlanır bir durum. Romanlarının okuyucuyu hızla hikayeye çekip içine alan kısmı da bu sanırım. Yılanı Öldürseler, 1976 yılında yayınlandı. Gözünün önünde babası öldürülen
bir çocuğun, annesi, büyükannesi, amcaları ve köydeki insanların gözüyle ve gözünden neyin nerede olduğunu, neye evrildiğini anlatıyor bize Yaşar Kemal. Bir kadının aşkı, başka bir kadının evlat acısına, gelenekler tüfeğe, tüfek kana, kan toza bulanmış, köydeki herkesin üzerine yağıyor ılık ılık.
Şubat: Açlık, Knut Hamsun
Modern dönemin ilk psikolojik örneklerinden biri: Açlık. Oldukça gerçekçi bir roman. Sinir uçlarına dokunan, gerilimli bir anlatı diyebiliriz. Knut Hamsun’un kendi hayatından yola çıkarsak, otobiyografik de. Bildiği en iyi şeyi -açlığı, gururu ve her durumda onu hiç terk etmeyen yazma tutkusunu - Kristiania (Oslo) sokaklarında adım adım yazarla birlikte takip ediyoruz. Pasta fırınlarının önünden aceleyle geçişi, birkaç kuruş karşılığında düğmelerini feda etme çabası ve yer yer garip ve tutarsız yapıyı sadece fiziksel açlığa indirgemek... Her okur bunu kendi bakış açısına göre yorumlayabilir. Fakat kemiklerine kadar hissedilen gerçek açlığı, basit ve insanca bir şekilde anlatmak... Bu, artık yalnızca o büyük yeteneğin başarabildiği bir şey gibi görünüyor. Knut Hamsun, kendi ülkesinin okuyucuları tarafından siyasi eğilimleri nedeniyle hala biraz kırgın karşılansa da, onun yazı dilindeki sert ve gerçekçi anlatımından etkilenmeden diğer aynı türdeki eserleri yorumlamak pek doğru olmaz.