29. Sayı
Şiirhane
Son seferinde vapur, tahtalı konağın tam karşısına konuşlanmış
Eski komutan memuriyetteki işine son vereli olmuş aylar
Deniz tuzuna bulamak için mezeyi, türlü türlü endişe
Şimdileri işlettiği sarı ışıklı lokanta da pek mayhoştur, şansı rastgele
Yorgos’un isteksiz virtüözleri akşam sefasıyla sahnede bugün
Hani şu, notaları ölüme dizenler, kıyıların ötesine
Telaş yapmadan taş toprak patikayı izledim
Kendi sahillerine bölerken geçmişteki aşklarımı
Mağrur rüzgarın esintisiyle dolandı saçlarım birbirine
Ölü dallardan yakacağım ateşi yeniden tomurcuklanmak adına
Varoluş, ateş ve sudan ibaret olacak benim için
Kibir ve öfke yasaklanmalı, insanlık yaşlanmaya başladığından
İlk gurur ayrılacak aramızdan inceden de hüznü
Arkasından Sait Faik, “Son Kuşlar”ın öyküsü
Yuvalarını geri dönmemek üzere terk ediyor kuşlar
Geçmişin mavralarına karşı binbir takla atıyorlar
Nasılsa biz de bir masal adası olacağız yakında
Gözlerden ırak, yayan bir şekilde ağır aksak
Dağ bayır aşacak bir o kadar da engebeli yollardan geçeceğiz
Özgürlük naraları kucağımızda dolup taşacak
Böyle güzel gülünmemeli mi hiçbir akşam
Meyan kökleri kazıyor topraktan, çıkarırcasına hıncını
Çünkü o eski komutan şahit, biliyor sırrımızı
Ben artık yalnız kalmam, kırlangıçlar aldım yanıma
Belli mi olur, önümüzdeki baharları es geçerim belki
Deniz beni içine çeksin, bir gram medet ummam gamsızlığımdan
İlahi mesajları taşıyor ceplerim dünyevi dertlerimi sineye çeken
İnanıyorum: “Ada bir yenilgiydi, ada yeni bir zafer!”
Mutlak olan muallakta, burada çelişkilerle dolu kader
Gök mavi denizin etrafına bir bir çizerken halkalarımı
Hayat yakalamak isterse bir büyük kulaç atsın yeter