Nasıl anlatacağımı bilmiyorum ama yine de anlatmak, yazmak istiyorum sadece. Bu yazdıklarım kolu kanadı kırıldıktan sonra uçması beklenen birinin yazdıkları aslında.
Canımın nasıl yandığını ya da bu yarım kalmışlık hissinin tarifi nasıl olur bilemem ama benle aynı acıyı yaşayanlar bilirler belki yalnız olmadıklarını. Bizler kanadı kırıldıktan sonra uçmaya çalışanlarız. Yarım yamalak uçanlar, hala uçmaya çalışanlar ve uçmaktan vazgeçenler. Sol tarafınızdaki acı yüzünden fiziksel olmayan o acı yüzünden bütün hayatınız etkilenir ve bu sizin yas sürecinizin zaten temelidir. O gittikten sonra büyümek zorunda kaldım. ‘Annesi olan herkes biraz daha çocuktur.’ sözünü duymuştum bir yerde annem gidince anladım aslında kaç yaşıma gelirsem geleyim büyümediğimi. O varken hep büyümeme şansım vardı. Hayallerim o varken daha kolaydı. İsteyerek bir gidiş değildi onunkisi. Eminim o da benden, bizden ayrılmak istemezdi. Ama ölüm ayıracaktı bizi, bir tek ona itiraz edemiyoruz. Nasıl iyileşilir bu süreç sonrasında bilmiyorum iyileşebilen biri var mı bilmiyorum. Bir şeyler hep eksik. Gülüşlerim, sohbetlerim, yaşadığım hayat... Sevdiklerimizle yaşadığımız zamanların kıymetini bilmeliyiz lafı hep duyduğumuz bir klişeymiş ama ayrılıktan sonra anlıyorsun bazı şeylerin ne kadar doğru olduğunu. Ben kanadı kırılan ve uçmak için çabalayan biriyim. Çabalarım bazen sonuçsuz kalıyor gibi hissediyorum. Sanki yarım kalmış, orada tamamlanmayı bekleyen ama asla tamamlanmayacak bir iş gibiyim.
Uzun bir yolculukta kaybolmuş gibiyim. Yol çok karanlık ve ben bu yolda cılız bir ışık ile ilerlemeye çalışıyorum. Geri kalan sevdiklerim, ailem kaybolduğum bu yolda hep benimle beraber ama benim asıl ışığım eksik gibi hissediyorum. İnsan annesi olmadan kaybolduğu yolları bulabilir mi? O karanlıklar aydınlık olabilir mi? Biz, kanatlarımız kırıldıktan sonra hâlâ uçmaya çalışanlarız. Yarım yamalak uçanlar, belki bir gün gerçek anlamda uçabileceklerini umanlar, ve uçmaktan vazgeçenler…