Nietzsche Ağladığında

Yazar

Sevinç B. Sağar

9. Sayı

Kitaplık

Yazarımız Irvın D. Yalom, öğretici tarzda romanlar yazdığını söyleyen, meslek olarak doktorluğu, uzmanlık alanı olarak da psikiyatriyi seçmiş, Tolstoy ve Dostoyevski’den etkilenmiş, Rusya’dan Abd’ye göçmüş biridir.

Derin bir yolculuğa çıkardı bu kitap beni; birçok farklı yolculuğa da değdim aynı zamanda. Doktor Bruer’ın ve Nietzsche’nin kendini tanıma, keşfetme, kabul etme yolculuklarına... Freud’un heyecanlı, meraklı, üretken ve bir o kadar genç haline, Lou Salome’nin aykırılığına, ilk başta hayran kalınıp, sonra bunun suçunun ondan bilinmesine, Mathilde’nin sessiz ve sakin karakterinin, toplumun yön verdiği bir hayatı yaşamasından ve bu yüzden “zorunlu olanı isteyip, sonra da bu istenileni sevmesinin” sonucu olduğuna...

Karakterler, içimizden birer parçaydı, çok tanıdıktı. Düşünceleri yalın, bütün çıplaklığıyla karşımıza çıkıyordu. Sayfaları çevirirken piyano tuşlarına nazikçe basıyormuş gibi hissediyordum kendimi, kendi yolculuklarını yaşayan bu insanları rahatsız etmemek ister gibiydim, farkında olmadan. Çünkü o kadar gerçeklerdi, o kadar varlardı bu hayatın içinde. Çünkü hepsi bizdik, aynı şeyleri hissediyor, aynı tepkileri veriyorduk. Telaşlarımız, korkularımız, beklentilerimiz, kalbimizin en ücra köşelerine iteleyip kimselere açamadığımız isteklerimiz, hatta bazen kendimize bile... “Yalnızlığıma yenilip düşkünlüğümü başkalarına anlatacak olduğum ender zamanlardan sonra, hep kendi kendimden nefret etmişimdir. Kendime yabancılaşıyor, adeta ihanet etmiş gibi hissediyorum.” Karakterler, o kadar canlı ki, yazarımız Irvın D. Yalom, her birinin yüzyıllar boyunca yaşamaya devam edeceklerinden şüphe duymamıştır sanırım.

Bir solukta bitiremedim bu kitabı, aksine soluksuz bıraktı beni. Ara verdim, bekledim, düşündüm, şimdi ne diyecek diye merak ettim, bazı anlarda yanlarında olmak istedim. Bazen çok derinimi açmış gibi hissettim, çünkü o kadar bendi, o kadar gerçekti ki bahsedilen şey, o kadar sert ve net yorumlar getiriliyordu ki karakter üzerinden benim hayatıma, sanki bütün karanlık taraflarımın ortalığa saçılmasına ramak kalmıştı. Sanki tüm dünya beni görüp duyacak gibiydi, ve bir o kadar da uzaktım kendimden aynı anda. Onların hayatına dışarıdan bakarken, aynı anda onların gözünden kendi hayatıma da dışarıdan bakıyordum. Onlarla birlikte mezarlıkta yürüdüm, satranç oynadım, hırçınlaştım, ve yine onlarla birlikte, biraz daha büyüdüm, olgunlaştım.

Kitabınızdaki Nietzsche, yarının insanı olduğunu düşünüyordu, benim için siz dünden gelen, bugünümüzde olan ve geleceğimize ışık tutan bir kitap yazmışsınız. Belki çok farkında olmayacaksınız şuan sayın Yalom, fakat yine de teşekkür ederim.