Zamanenin Sorunu: Sevgi

Yazar

Yakub Topcuoğlu

8. Sayı

Denemeler

Bir elimde umudum diğerinde ise onu yakacak olan ateş. İki elin kavuşamayacağını anlasam da imkansızı istercesine “Ateşin de yakamadığı vardır.” diye umuyordum.

Çevreme göz attığımda her yer hüzün kokuyordu. Bir gülümseme arıyordum somurtmamak adına. Pierre Lotti tepesine yolculuk eden bir teleferik gibi göğe yükselip özgürlükten bir miktar nefes almak, dipsiz kuyulardan çıkmak ister oldum.
Metropoldeyiz, kalabalıklar arasında, yalnızlığın ta içinde. Âdemden ademe giden bir güzergahtayız; rotamız belli değil.
Zamanenin sorunu haline gelen sevgi, beni de girdabına sürüklüyordu. Yakınlaştıkça uzaklaşmamız, sevginin has olanını yitirmemizle başladı. Kollarımı iki yana açıp sevgiye kucak açarken dahi ceplerimi boşaltmayı çalışan bir kitle meydana gelmiş.
Tuhaf bakışlar çoğalırken biz sessizce izledik olacakları; ne bunu engelleyecek cesareti gösteriyorduk ne de harekete geçme içgüdüsüne sahiptik. Gerçi yanlışı düzeltmeye çalışsak da onlar bildiklerini okumaya başlamış çoktan. Kapanmakta olan kapıya o kadar süre baktık ki açık olanların varlığını idrak edemedik.
Ateşim karamsarlıklarım, umudum ise beni kucaklayacak bir teselli. Peşinden koştukça kaçan, gölgelerin kovalamacasıydı... Havayı avuca sıkıştırmak kadar bomboş bir edayla zamanın tuzla buz oluşuna şahit oluyordum yalnızca...
Duyguların gerçekliğine inanırdım hep ancak kalbimde duvarlar ördürüp ardında saklanmama neden oldu. Sevgi, insanlık, dostluk... Sizler hiç gerçek olamadınız, haykırsam da duymaz oldunuz. Nereye kayboldunuz?