Ben Sana Öleyim

Yazar

Gürhan Gürses

4. Sayı

Denemeler

Göz göze gelmişlerdi. Adamın can tehlikesi vardı. Sevgili çekmişti en can alıcı bakışlarını, kaşları bir yay gibi gerilmişti. Ve kirpikleri bakışlarından önce birer mızrak gibi doğrultmuştu sevdiğine. Avının üzerine atılmak üzere olan bir avcı gibi hazır kıtaydı.
Üzerine ağ atılmış gibiydi adam. Gözlerine projektör tutulmuştu sanki. Bir kadın bu denli öldürücü bakabilir miydi bir adama?
Merceği güneşe tutup da ışığı odaklarsınız ya bir noktaya, kadın da bakışlarını toplamıştı adamın gözlerinin ta içine. Yaktı yakacaktı adamı. Kül edecekti, yok... Dayanmak mümkün değildi bu nazara. Baktı mı kazara, Allah korusun kör olabilirdi adam. Ruhunu kabzedebilirdi kadın adamın. Bir mıknatıs gibi çekebilirdi canını.
O kadar kolay bir avdı ki adam! Aşkın pençesini geçirmişti kadın, adamın yüreğine. Adını ezberletmişti. Güzelliğini kazıtmıştı adamın aklına. Adam kadını her gördüğünde ve onun amansız bakışlarına maruz kaldığında “Dilo Ez Bımrım” diyordu farkında olmadan.
Kadına bakamadığı için doyasıya, üzgün olduğunu ifade ediyordu. Ona içini dökemediği için ‘Senin uğruna öleyim.’ diyordu.
Kadının nefesi adamın tenine isabet ettiğinde anında yakıyordu değdiği yeri. Bir kalp yanığı çıkıyordu ortaya. Bir ay resmi şekilleniyordu karanlığın içinde bembeyaz. Bir güneş beliriyordu dağların ardından kıpkırmızı.

Adam eridikçe eriyordu. Tükendikçe tükeniyordu. Kadının merhameti yoktu. Adamın canını okuyordu adeta, ruhunu teslim alıyordu, gülüşüne posta koyuyordu, aklına çentik atıyordu. Oynuyordu resmen adamla, avucunun içine alıp mahkum ediyordu aşkına. Adam: “Dilo Ez Bımrım” diyordu. Üzgünüm demekti. Başka sözü diyecek takati kalmıyordu. Kadın, Azrail’iydi adamın adeta. Çaresizdi adam, sahipsiz, kaderine terk edilmiş ve yapayalnız. Kaybedecek hiçbir şeyi yoktu adamın çünkü kaybedeceği tek şeyi ona hükmeden sevdiğiydi. Zulümde bile olsa adam buna şükür diyordu çünkü sevdiği kadındandı bu zulüm. Bir et ve kemik yığını olarak vardı adam başkasına. Ruhunu teslim etmişti kadına. Başkasını sevmesi mümkün değildi adamın. Kadın da bunu biliyordu ve çok iyi kullanıyordu. Adam, onun avucunun içindeydi. Saksısındaki çiçekti, balkonundaki kuştu. Hayat kadına sahiden çok hoştu. Kadın bilerek ya da bilmeyerek adama eziyete devam ettikçe adam da gayriihtiyari:  “Dilo Ez Bımrım” diyordu. O üzülmesin istiyordu. Canı ağrısa da olurdu, çıksa da! İnsan sevdiğinin her kahrına razı olurdu. Her zahmetini sineye çekerdi. İnsan sevdi mi böyle sevmeliydi. Alabildiğine hesapsız, hudutsuz olabildiğine... Kadın, adamın gözünde dünyanın en güzeliydi, en özeliydi. Adam ise kadının gözünde bir çapak bile değildi. Kadın ayağa kalktı, şuh bir öpücük yolladı adama dudaklarını büzerek. Bu ölüm öpücüğüydü. Gelip adamın yüreğine kondu.

- Dilo Ez Bımrım, dedi son bir kez adam. Kadın duymadı bile onu, şen bir kahkaha attı yankısı cümle âlemi sardı.