4. Sayı
Denemeler
Her gün nasıl da değişiyorum. Gözle görülür şekilde büyüyor zihnimde düşünceler. Bir gün ak dediğim ertesi gün kara oluyor. Pişmanlık duymuyorum. Her taşın altında kendimi aramaktan yorulmuyorum. Bu benim görevim. Buhranlı günlerim. Entelektüel sancılarım. Zihnim. Ruhum. Bedenim. Düşündükçe çıldıracak gibi oluyorum ve bu delilik hissi bana zevk veriyor. Daha az deli, daha çok normal olsam kendimi sevemezdim belki. İnsan fakirliğe yokluğa kıtlığa özenir mi, nedense özeniyor bilinçaltım benim bile haberim yokken. Keşke kalem alacak param dahi olmasaydı da düşüncelerimi ezberlemek zorunda kalsaydım. Toprağa kazısaydım yahut neler dönmüşse o gün aklımda. Keşke odama günler boyu açgitseydim de bulacağım ilk nimetin değerini öyle bir anlasaydım, şiirler yazsaydım bir kuru ekmeğe. Memleketimi göremeseydim keşke yıllarca, ancak rüyalarıma girseydi de sabaha kadar ağlasaydım. Keşke ıssız bir adaya düşüverseydim de yalnızlığımla kalakalsaydım. Dostlarım arkadaşlarım ailem... Beni tanıyan kim varsa uzaklaşsa, seslerine hasret olsaydım. Kafayı yememe ramak kalsaydı belki de toptan delirseydim. Her şey ne güzel olurdu o zaman. Çoğunuz beni yadırgayacak biliyorum. Hor görecek. Düzene uymayana öyle yaparlar. Kötü bakarlar, arkasından konuşurlar. Az değişik bir işe kalkışın hemen nasıl da yaftayı yersiniz, bozuğa çıkar adınız. “Yazık oldu, vah vah”lanırsınız. Ama kimin umurunda? Belli ki benim değil.