3. Sayı
Mektuplar
Sonbahar’a
(Üzülme demiÅŸtin biliyorum
Gri, bulutlu bir gökyüzü gibi bakmıştın yüzüme
Kimseden ses çıkmamıştı bir süre
Sonra sen gidebildiÄŸin kadar uzaÄŸa gittin
Bense gri buluttan güvercinleri saydım günlerce
Tırnak içindeki her ÅŸeyi kalbime noktaladım
Ve bir sonbahar kadar “içli” dolaÅŸtım..)
Eylül sonu muydu Ekim başı mıydı bilemiyorum
Ama takvimler kesin seni gösteriyordu
Karnaval süsleri mi vardı yoksa herkes renkli mi giyinmişti hatırlamıyorum
Ama etraf, bir yıldızla gecenin neon lâmbalı aÅŸkı gibiydi
Karıncalar atlara binmiş dans ederken
Dolaplar birbiri ardına dönüp duruyordu
Biz
Uçan bir ahtapotun salıncak ÅŸeklindeki elleriydik
Bak onu biliyorum iÅŸte
EylemsizliÄŸin el verdiÄŸi ölçüde uçuÅŸup,
Merkezden olabildiÄŸince kaçışan iki sevgiliden biriydi hayallerimiz
Günlerden kesin çarÅŸambaydı
Bu da doÄŸru
Haftanın ortasına oturmuÅŸtu gözlerim, sihirli bir halıya oturur gibi
Az ilerde pembe bir çocuk ÅŸekerden pamuklar için ne de çok aÄŸlamıştı
Senin dudaklarından hep aÄŸaçlar dökülürdü kelimeler yerine
Biliyorum çünkü ne zaman konuÅŸsan, birkaç dal titreyiverirdi
Yapraklar renk deÄŸiÅŸtirirdi gözlerini görünce
Gökyüzü, fırtına bulutları ve rüzgarların,
Bir beni teselli ederdi bir de umutlarımı
Doksan bir gün yeter miydi ki
YokluÄŸunda bir ÅŸans daha bulması için kalbimin?
Senden sonra ben,
Sırt üstü uzanmış bir kelebeğin
Çimenlere dağılan saçları gibi yaÄŸdım bütün çöllere
Ve hep merak ettim
Acaba bulutlar da pamuk şeker isterken ağlar mı diye...
Kasım sonu muydu, günler Aralık’a doÄŸru muydu ÅŸimdi bilemiyorum
Ama bir senin gidiÅŸini çok net hatırlıyorum Sonbahar,
Bir de kış ortasında yapayalnız kalan umutlarımı…