15. Sayı
Öyküler
Adını bilmediğim bir kadın ve adını bilmediğim bir çocuk el ele.
Başı öne eğik kadın otobüs garında ilerliyor.
Cıvıl cıvıl otogar; gidenler, gelenler, bekleyenler, karşılayanlar, yolculayanlar…
Çok da ilgisini çekmiyor bu kalabalık kadının.
Devam ediyor ara sıra arkasına bakarak.
Elinde büyükçe bir valiz, diğer eli çocukta.
Fırfırlı, mavi kelebekli, beyaz bir elbise var çocuğun üstünde.
Gişelere yaklaşıyor kadın “..….. ‘ya bir bilet acele olsun” diyor
“Hemen yok” diyor genç adam, “İki saat sonra ilk otobüs.”
Israr ediyor kadın “Gelirken gördüm bir tane kalkıyordu koşar yetişirim ben.”
“İmkansız abla, dolu o.” diyor genç adam.
Kadın hayal kırıklığı içinde, “Tamam sonraki olsun o zaman” diyor.
Lanetli bir söz için açtığı ağzını, küçük kızını görünce burnundan verdiği bir nefesle kapatıp yutuyor öfkesini.
Merdiven altı, bu apaydınlık, gürültülü, kalabalık otogarda, en kuytu, en az ışık alan, en gözden uzak yer olduğu için
kadın ve çocuk oraya koşuyorlar.
Nasıl geçer bu iki saat diye düşünüyor kadın, korku dolu gözlerle etrafı tararken.
Olup bitenin farkındaki çocuk, sorun çıkarmamaya çalışıyor annesine en uslu halini takınarak.
Örgülü saçlarıyla oynuyor ilkin, sonra elbisesindeki kelebeklerle bir masal uyduruyor.
Pır pır ediyor kadının kalbi, saatin tiktaklarına eşlik eder gibi ve ilk bir saatin geçtiğini haber veriyor yapılan bir anons.
Rahat değil içi kadının, zaten hiç olmamıştı ki çocukluğu hariç.
Sarı saçlarının uçları yüzünü saklamaya çalıştığı şalın kenarlarından çıkıyor ama kadın eliyle itiyor onları.
“Şükür “ diyor kadın otobüs perona yaklaşırken ve hemen çocuğu otobüsün merdivenlerine itiyor.
Tam kendisi de binecekken arkasından gelen bir sesle irkiliyor.
“Ulan beni terk edemezsin demedim mi sana?” ve kadın arkasını bile dönemeden bir patlama sesi yankılanıyor
otobüs garında.
Üstü başı kan içinde kadın düşüyor yere ve çocuk mavi kelebekli beyaz elbisesine, kırmızı boyaya batmış bir fırçadan lekeler püskürmüş gibi olduğu halde, otobüs merdiveninde kalıyor öylece, elbisesinin eteklerini elleriyle sıkmış, korku dolu gözlerle…
V
Y
Z