16. Sayı
Röportajlar
Öncelikle sizi tanımayan okuyucularımız için biraz kendinizden bahseder misiniz? Kimdir Zuhat, kimdir Oğulcan?
Bizler Denizli’de okurken tanışan iki çocukluk arkadaşıyız. Daha sonra ben (Zuhat) İstanbul’a gelip üniversite okudum ve bankada çalışmaya başladım. Oğulcan Eskişehir’de okuduktan sonra İstanbul’da kurumsal bir işte çalışmaya başladı, çok geçmeden istifa edip Beşiktaş’ta bir coffeshop açtı. Ben de sık sık buraya gelip gittiğim için yıllar sonra tekrar görüşmeye başladık.
“Bu Mu Yani?” podcast kanalı, Türkiye podcast kanalları arasında hızlı bir yükselişe geçti. Başarınızdan dolayı sizi kutlarız. Bu başarınızı neye bağlıyorsunuz? Okuyucularımızla, “Bu Mu Yani?” kanalının çıkış hikâyesini paylaşır mısınız?
Teşekkür ederiz. Başarımızı biraz öngörüye, biraz şansa ama en çok da istikrara bağlıyoruz. Bundan iki yıl kadar önce Oğulcan’la ikimiz de işlerimizi bırakmıştık ve yeni bir kariyer arayışı içerisindeydik. Bu aşamada ilham bulabilmek için çok fazla içerik tüketmeye başladık ve yurt dışında podcast trendinin geldiği noktayı gördük. Bu trendin Türkiye’ye sıçramasına da kesin gözüyle bakıyorduk, o yüzden çok uzun süre hiçbir geri dönüşü olmadan bu işi düzenli bir şekilde yaptık. Ama tabii en önemli motivasyonumuz sürecin her aşamasında kendimizi farklı şekillerde geliştiriyor olmamızdı. Bence insanlar da dinlerken bizimle birlikte geliştikleri için bu içeriği bu kadar sahiplendiler.
Sadece kulağa hitap eden bir platformda insanları hem düşündürüp hem eğlendirip hem de bilgilendiriyorsunuz. Binlerce kişi sizi dinliyor. Sizce podcast çekmenin zorlukları nelerdir?
Podcast’te diğer mecralardan farklı olarak yalnızca sesinizle ve fikirlerinizle insanları tutmaya çalışıyorsunuz. O yüzden hem enerjiniz hem de hazırlığınız çok önemli. Bence en zor noktası bu ikisi arasında doğru dengeyi bulabilmek. Bazen enerjimiz çok iyi olduğunda bilgi vermeyi atlayıp sohbete dalabiliyoruz, ya da çok iyi hazırlandığımız bölümlerde sohbet akıcı olmayabiliyor. İdeali ikisinin ortasında bir yerde.
Sizin podcast'lerinizi dinleyip istifa eden insanlar görüyoruz. Ben de ilerde onlardan biri olacağıma eminim :). Kurumsal hayatı bırakıp hayallerinin peşinde gitmek isteyen fakat ilk adımı atmaya çekinen okuyucularımıza ne önerirsiniz?
Çok sevdiğim bir Çin atasözü var: Bir ağaç dikmek için en iyi zaman yirmi yıl önceydi, ikinci en iyi zaman ise şimdi, diyor. Başka hayallere sahipken kurumsala girmeyi de bu duruma benzetiyorum. En başından istediğin yola girmiş olmak kadar ideal bir senaryo değil belki, ama eldeki en iyi senaryo. O yüzden o ilk adımı atmak için en iyi zaman şimdi. Sadece bu yolculuğun ne kadar sabır istediğini bilerek yola çıkmak gerekiyor.
Bölümlerinizde konuşacağınız konuları nasıl belirliyorsunuz?
Genelde o an bizim için güncel olan konuları seçmeye çalışıyoruz. En iyi konular kendimizde fark ettiğimiz, hissettiğimiz, dolduğumuz şeylerden çıkıyor.
Sohbet havası içinde, dinleyiciyi sıkmadan samimi bir tarzınız var. Birbirinizi uzun zamandır tanımanın getirdiği artılar bölümlerin havasına yansıyor. Peki “yakın arkadaşla iş yapmak” hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Diğer işleri bilemem ama podcast özelinde avantaj olduğunu söyleyebilirim. Kayıtlar için çok sık ve uzun süreler birlikte vakit geçirmemiz gerekiyor. İyi zaman geçirmediğin, yakın hissetmediğin biriyle bunu yapmak mümkün olmazdı diye düşünüyorum.
Spotify’ın ve diğer podcast platformlarının hem ülkemizde hem de yurtdışında popülerliği gitgide artıyor. Podcast kanalınız hakkında çevrenizden nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?
Genelde dinleyen herkesten olumlu yorumlar alıyoruz; ama hala podcast dinlemeyen, ne olduğunu bilmeyen çok insan var. Bizim yakın çevremizde bile. En büyük hedeflerimizden biri de podcast'in bilinirliğini artırmak.
Kanalınızı açalı yaklaşık 2,5 yıl oldu. “Bu Mu Yani?” ile hayatınızda neler değişti?
Hayatlarımızda ilk kez kendimizi yakın hissettiğimiz, kişisel bağ kurduğumuz bir iş ile başarıyı deneyimledik. Bu bence çok özel bir şey, insan kendini gerçekleştirdiğini hissediyor. En derin hislerini, düşüncelerini hiç tanımadığın insanlara açıyorsun ve karşılık buluyor. En büyük değişim kendi içimizde yaşandı o yüzden. İkinci en önemli değişim de çevremizde oldu. Çok farklı yeni insan tanıdık. Çok güzel yol arkadaşları, ekip arkadaşları edindik ve bu başarının önemli bir kısmını da onların hayatımıza girmesine borçluyuz.
“Çeyrek Hayat Krizi” adlı ilk bölümünüzü dinlediğimde yalnız olmadığımı ve bu hissettiklerimin bir adı olduğunu bilmek beni çok rahatlatmıştı. Sizi dinleyerek hayatında değişikliğe giden çok fazla dinleyiciniz var. İnsanların hayatına dokunduğunuzu bilmek nasıl hissettiriyor?
Biz zaten kurumsal işlerimizde kimsenin hayatına dokunamadığımızı hissettiğimiz için bir anlam boşluğu yaşamıştık. O yüzden birilerinin hayatına dokunmadığımız bir iş yapmak artık bizim için bir seçenek değildi. Tabii ki de, şimdi gerçekten birilerinin hayatının değişmesine vesile olduğumuzu görmek bizi çok mutlu ediyor. Tüm yaşadığımız sıkıntılara değdi diyoruz.
Son olarak podcast kanalı açmayı düşünen okuyucularımıza önerileriniz nelerdir? Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz :).
İçten ve cesur olsunlar. Günlük hayatta konuşmaya çekindiğimiz konular, podcast dünyasında çok fazla karşılık buluyor. En önemlisi de bu işin sebat işi olduğunu unutmasınlar. İstedikleri noktaya gelmek 1-2 yıl gibi uzun bir süre alabilir, sabırlı olmak gerekiyor.
Asıl biz teşekkür ederiz :).