Sana Yazdım

Yazar

Ali Naroğlu

21. Sayı

Mektuplar

İzlerin silinir belki diye yürüdüğümüz yollardan geçtim. Ne mi oldu? Silinmedi. Ama çok huzurluydum o gün. Sanki bir hesaplaşma gibiydi. Defteri kapatma ve alacak verecek bir şeyin kalmamasıydı. En azından ben böyle hesap etmiştim, yanılmışım. İnce bir keder vardı. Yanıtını bulamadığım sorular, tanısı olmayan bir sızı. Anısı varmış gibiydi sokakların. Kahve içtiğimiz yer, yürüdüğümüz parke taşları ve nazar boncuğu satmaya çalışan o abla.

Hepsi o gün oradaydı lakin sen yoktun. Kokun yoktu, gölgen yoktu, sesini de hiç duymamış gibiydi sanki başını okşayıp öptüğümüz çocuk. Sırasıyla uğradım her yere. Belki orada olursun, belki hani olmaz ya koluma girersin, belki...

En çok ne koydu biliyor musun? Şu anı defteri var ya hani şu alt alta iki satır karaladığımız, girişte duran. Tam yarım saat başında bekledim. Kelimeler eksik ve yorgundu. Sonra oturdum bir köşede yazmaya başladım hikâyeyi. İnsanlar önce tuhaf karşıladı tabii. Zaten onlar her şeyi tuhaf karşılar. Ama biri anladı sanki. Defterin başına usulca gittim. Üst köşeye o günün tarihini attım ve sihirli cümle döküldü kalemden, sana yazdım…