21. Sayı
Röportajlar
Merhaba, öncelikle bize kendinizi tanıtır mısınız? Kimdir Pınar Civan?
Cevaplaması en zor soru sanırım, başlayalım. Ben, Pınar. 24 yaşındayım. Bölüm birincisi olarak girdiğim Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tarih bölümünden geçen yıl mezun oldum. Sanat ve tarih alanında içerik üreticisiyim. Küçüklüğümden itibaren; annemin de aynı üniversitenin sanat tarihi ve arkeoloji bölümünden mezun olması nedeniyle sanatla ve kitaplarla iç içe; müzeleri ve tarihi yerleri gezerek büyüdüm. Sanat tarihi; benim kendimi en mutlu hissettiğim alan. Âdeta; kaçış noktam diyebilirim. Sanatın; insanın estetik zevkini geliştirdiğini, yaşamdan daha çok keyif almasını sağladığını düşünüyorum. Bakan gözler açılıyor, bu açıdan çok değerli. Görmeyi geliştiriyor. Hayat, kesinlikle daha güzel oluyor.
Lisede Radyo-Televizyon okuyup sonra tarih gibi bir bölümde eğitim hayatınıza devam etmişsiniz. Her iki alanla alakalı görüşleriniz nelerdir? Bu geçiş sizi zorladı mı?
Açıkçası; hiç zorlanmadım çünkü lisedeki tarih öğretmenim sayesinde aslında hep en sevdiğim ve bilgilerime en çok güvendiğim ders “tarih” oldu. Lisede en favori iki dersim de zaten; tarih ve sinema tarihiydi. 10. sınıfta okul değiştirdim ve o yıl sadece okulda 56 kitap bitirmiştim. Arkadaş edinemediğim biraz utangaç bir dönemimdi; hatta daha sonraki yıllarda başka sınıftan bir arkadaşım “Yarım dönem boyunca sadece kafanın tepesini gördüm, yüzünü hiç göremedim. Kitaptan hiç ayrılmıyordun.” demişti. Durumumu özetliyor sanırım. Sinema tarihi üzerine yazılar yazıp çeşitli internet sitelerinde ve okul dergisinde yayınlatmaya çalışıyordum. Lisede; klasikleri, biyografileri, sinema kuramlarını ve tarih kitaplarını okuyordum. Şu anda; okumalarım çoğunlukla sanat tarihi ağırlıklı olsa da ayda en az 1 roman bitirmeye özen gösteriyorum. Kısacası; yazı yazmayı ve okumayı ilkokul yıllarımdan itibaren hep çok sevdim diyebilirim. Tarihin ve radyo-televizyon alanlarının hayatımda etkisi çok büyük; açıkçası iki alanda öğrendiğim bilgileri entegre ederek içerik üretmeye başladım. Kamera önünde olmayı, video kurgulamayı, metin yazmayı çok seviyorum. Bir yandan; her günüm okuyarak, derinlemesine araştırarak ve üreterek geçsin istiyorum.
CNN'de staj yaparken Ayşe Kulin, Türkan Şoray gibi birçok farklı isimle tanışma imkânınız olmuş. Farklı meslek gruplarından bu kişilerle görüşmek size neler kattı?
Aydın Doğan Anadolu İletişim Meslek Lisesinde Radyo-Televizyon bölümünden mezun olmadan önce 1 yıl CNN Türk’ün kültür-sanat programı Afiş’te çalıştım. Uruguay’ın eski devlet başkanı José Mujica’dan Türkan Şoray’a çok farklı isimlerle tanışma fırsatım oldu. Programda geçirdiğim aylar; hayatımın en inanılmaz deneyimlerinden biriydi. Özellikle; sanatçıların hikâyelerini ve ürettiklerini anlamaya çalışmam “sanat”a olan bakış açımı bambaşka bir boyuta taşıdı. Kendime daha çok güvenmemi ve insan ilişkilerimi geliştirmemi de sağladı. Bu sayede; üniversitede de aralıksız çalıştım. İş hayatında olmayı ve üretmeyi her zaman çok sevdim. Üniversite sırasında; Boğaziçi Üniversitesinde, halkla ilişkiler şirketlerindeki stajlarımın yanı sıra tenis antrenörlüğü ve yoga eğitmenliği bile yaptım.
Güncel olarak bir de tablo yorumladığınız videolar üretiyorsunuz. Bu bilgi birikimini üniversite eğitimine ek olarak nasıl geliştirdiniz? Hangi kaynaklardan ve ne tarz çalışmalarla zenginleştirdiniz?
Üniversitede; tarih okurken bir yandan sanat tarihi bölümünden ek dersler alıyordum. Güncel sergileri takip etmek de lise yıllarımdan gelen bir alışkanlıktı. Ayrıca; lisede ve üniversitede İspanya, Avusturya, Almanya, Portekiz gibi farklı ülkelere seyahat etme fırsatı bulmam sayesinde oraların da sanat ortamını inceleme fırsatı edindim. Okumalarım yıllar içinde gittikçe sanat tarihine doğru kaydı. Öncelikle bu doğrultuda; sanat ve tarih temalı ürünlerin olduğu bir e-ticaret girişimim oldu. O girişimden öte; araştırdığım, beni heyecanlandıran ve hayatıma değer ve anlam katan sanat eserlerini, sanatçı hikâyelerini daha fazla insana anlatmaya karar verdim. Okuduğum yabancı ve Türkçe kitapların, makalelerin yanı sıra; çeşitli seminerlere katıldım. Bu yıl ayrıca; Yıldız Teknik Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde Kültür-Sanat Yönetimi bölümüne de başladım.
Son olarak genç okurlarımıza neler söylemek istersiniz?
Akıllarını kurcalayan ne varsa adım atmaktan korkmamalarını tavsiye ederim. 11 Ocak 2021 yılında; sıradan bir sosyal medya kullanıcısıydım. Hiçbir içeriğim yoktu. 26 Aralık 2022’de ise; Instagram ve TikTok’ta yüze yakın içeriğim ve yaklaşık 120 bin takipçim var. Bu sayede; sanat ve tarihe dair, çocuklarda da emeklilerde de merak uyandırıyor ve her yaştan insanı bilgilendirebiliyorum. Ayrıca; her ay düzenleyeceğim sanat tarihi atölyelerine ve kitap kulübüne de başlıyorum. Eğer; geçen sene “hiç başlamasaydım, başkalarının benim hakkımda ne düşüneceğini dert edinseydim, üşenseydim, erteleyip vazgeçseydim”, bunların hiçbiri olmayacaktı. Belki sana da hikâyem bir “işaret” olur. Başlaman gerekenin, aklını kurcalayanın, hayal ettiğinin ne olduğunu biliyorsun ve ancak çabalarsan ona ulaşabilirsin.