Fil’m Hafızası Sayfasının Kurucusu Öncü Gülmez İle Röportaj

Yazar

Raf Dergi Ekibi

24. Sayı

Röportajlar

Öncelikle sizi tanımayan okurlarımız için biraz kendinizden bahseder misiniz? Kimdir Öncü Gülmez?

Eğitim geçmişimde Galatasaray Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi İşletme bölümü var. 2005 yılı itibarıyla girdiğim reklam sektöründe Mindshare, Starcom, Arena Media gibi global network’lere bağlı medya ajanslarında Stratejik Planlama ve Dijital Medya departmanlarında görev aldım. Pandemi döneminde de Happy People Project sayesinde 1 yıllık kreatif ajans deneyimi elde ettim. Medya stratejisi, konvensiyonel ve dijital mecra planlama/satın alma, yeni teknolojiler konusunda edindiğim bilgi ve donanım genişlerken üst düzey yönetici pozisyonunda da ilerleme fırsatı buldum. Şu an Sparkle Medya’da Ajans Başkan Yardımcısı olarak çalışıyorum.

 

Sizi daha çok Instagram’daki Fil'm Hafızası sayfanızdaki yorumlarınızla tanıdık. Bu sayfayı kurarken hedefleriniz, hayalleriniz nelerdi? Ve onlara ulaşabildiniz mi?

Aslında Fil’m Hafızası Instagram’ın henüz hayatımızda olmadığı hatta sosyal medyanın gündelik yaşamımızdaki etkisini yeni artırmaya başladığı 2011 yılında Facebook sayfası olarak kuruldu. Bu sayfayı kurarken amacım yakın arkadaşlarımla paylaştığım film önerilerimi bir arşivde toplamak ve bu arşivi yaşayan bir içerik platformuna dönüştürmekti. Facebook sayfası bu platformun ilk ayağıydı. O kadar hızlı büyüdü ki içerik üretimini sadece film tanıtımlarıyla sınırlı tutamadık. Kurduğumuz web sitesi üzerinden Analiz, Eleştiri-İzlenim, Liste, Özel Dosya, Röportaj gibi farklı kategorilerden yazıları dijital okuyucularla buluşturduk. Sinema dünyasını ve özellikle festivalleri takip eden haberleri, bunun yanı sıra podcast/playlist gibi farklı formatları deneyimledik. Ancak bizi diğer sinema platformlarından ayıran en büyük artımız fiziksel etkinliklerimiz oldu. 2012 yazı itibarıyla İstanbul’un teraslı mekânlarında başlattığımız kısa film gösterimlerini sonrasında bar/restoran gibi mekânlara taşıyarak sinemaseverlerin izlerken sosyalleşebileceği ortamlar yarattık. Bu etkinlikler şu an Keşfetmenin Keyfi ismiyle devam ediyor ve her etkinlikte seçtiğimiz bir tema üzerinden oluşturduğumuz kısa film seçkisini seyirciyle buluştururken o temaya özel bir ünlüyü hem söyleşi hem interaktif oyunlarla programa dâhil ediyoruz. Sorunuzun asıl cevabına gelirsek Fil’m Hafızası hedeflerimin ve hayallerimin üstünde bir oluşuma dönüştü.

Hobinizi bir adım ileri götürüp fikirlerinizi paylaştığınız bu sayfanın size ne yönlerden katkısı oldu?

Günümüzde özellikle beyaz yakalı diye tabir ettiğimiz, metropollerde yoğun iş temposunda çalışmak zorunda olan kişiler emekli olduktan sonra içlerinde ukde olarak kalmış ilgili alanlarını canlandırmak için uğraşıyorlar. Kimileri yemek alanındaki becerilerini göstermek üzere bir mekân açıyor, kimileri ise sanatsal veya sportif faaliyetlere yöneliyor. Aslında ben profesyonel kariyerimin yanında “sinema” gibi bir ilgi alanını daima canlı tutmak ve besleyebilmek üzere Fil’m Hafızası sayesinde ikinci bir kariyer yolu açtım. Platformun gelişmesi için gösterdiğim emek sayesinde birbirinden farklı sinemaseverlerle tanışmak, Türkiye’de sektöründen önemli yönetmen ve oyuncularla yakınlaşmak, sinema bilgi ve donanımımı geliştirmek faydasına sahip oldum. Reklamcılıkla uğraşan biri olarak yaratıcılık yönümü de geliştirdiğini söyleyebilirim.

 

Fil'm Hafızası'nın arka planında büyük bir ekip var. Bize biraz bu ekibin kuruluş hikâyesinden bahseder misiniz?

Fil’m Hafızası her zaman gönüllü sinemaseverlerin katkısıyla yoluna devam etti. Bu platformda mühendis, bankacı, avukat, mimar, öğrenci gibi farklı meslek gruplarından pek çok üye yer aldı. Üyeler zaten Fil’m Hafızası platformunu farklı kanallardan takip eden ve sinema ilgileri üzerinden daha fazla faaliyet gösterme isteğinde olan kişilerdi. Ben üyelerimizi seçerken âdeta kurumsal bir firmanın işe alım sürecinde uyguladığı prosedürlerden yararlandım. İlk aşamada öz geçmişlerin incelenmesi, ikinci etapta sinema bilgi ve donanımlarının, ayrıca platforma verebilecekleri katkının araştırıldığı bir soru formu ve son aşamada yaklaşık 1 aya yayılan deneme süreci. Deneme süreci sonlandığında resmi olarak Fil’m Hafızası üyesisiniz. Bu topluluğun bir parçası olmak gerçekten çok değerli. Çünkü üyelerin Fil’m Hafızası üyesi olmalarıyla çevreleri, arkadaşları, kariyer planlamaları ve öncelikleri değişebiliyor. Hatta platforma girdiğinde üniversite öğrencisi olan arkadaşlarımızın çoğunun Türkiye’de sinema sektörünün farklı alanlarında çalıştığını görmek gurur verici. Bundan dolayı Fil’m Hafızası platformunu bir “okul” olarak tanımlayabiliriz.

 

Çok farklı alanlardan filmlerin kesitlerini sunuyorsunuz bizlere. Hangi filmlerin hangi sahnelerini paylaşacağınıza nasıl karar veriyorsunuz? Neye göre seçiyorsunuz?

Filmleri genelde vizyona girdikleri fragmanlar üzerinden izleriz; ancak bu görseller aslında filmi seyirciye pazarlamak için birtakım taktiklerden yararlanır. Bu taktikler bazen o kadar akıllıcadır ki aslında beğenmeyeceğimiz bir filmi merak edip izlemeye yöneliriz. Ben sahne kesitlerinin filmle ilgili daha gerçekçi bir izlenim yansıttığını düşünüyorum. Sahneler üzerinden filmleri hatırlamak ve sunmak daha doğru geliyor. Hatta bazen tek bir sahne bir filmi sevmemize neden yaratabiliyor. Çünkü o sahnede ruhumuza veya aklımıza dokunan bir mesaj, görsel veya işitsel bir imge var. Aslında film bir hazine ise biz o hazinedeki en değerli parçanın peşindeyiz.

 

Son zamanlarda izlediğiniz ve üstünde durulması gerekiyor dediğiniz, okurlarımıza önereceğiniz, sizi etkileyen bir filmi bizimle paylaşır mısınız?

İran sinemasını çok seviyorum. Ve hikâyelerinde hep bizim coğrafyamızdan benzerlikler yakalıyorum. Saeed Roustaee’nin “Leila’s Brothers” filmi de bu anlamda beklentilerimi karşılayan, âdeta bir roman okuyormuş hissiyatı veren güçlü bir yapım. Yönetmeni İslami rejime karşı propagandaya teşvikte bulunduğu gerekçesiyle 6 ay hapis cezası aldı. Sansüre ve baskıya rağmen sanatın icra edilmesi gerekliliğine inanıyorum. Sanatın ve düşüncenin birbirinden beslenmesi, filmde geçen repliğe ithafen nasıl düşüneceğimizi öğrenmemiz açısından çok önemli.

 

Son olarak okurlarımıza ne söylemek istersiniz?

Sinemanın bir “eğlence” aktivitesi değil bir “sanat” dalı olduğunu hatırlatmak istiyorum. Sinema sadece Hollywood’dan ibaret değil; dünya sineması, farklı türler ve dönemler takip edilmeli. Eğer gerçekten sinemayı seviyorlarsa festivallere katılarak destek versinler, Türkiye sinemasının son dönemde yükselen gücünün farkında olsunlar ve dijital sinema platformlarının arasındaki farkı doğru gözlemlesinler.