26. Sayı
Diğer
ATADC (American Turkish Association of Washington, DC) Kahramanmaraş depremi yararına bir maNga konseri düzenleyeceğini yaz aylarında duyurmuştu. Henüz konserin tarihi ve yeri belli bile değilken tüm bildirimleri açmış, konser duyurusunu beklemeye başlamıştım. Aylar öncesinden bilet satışa çıktığında ilk alanlardandım. İlkokulda öğle arası eve gelir gelmez televizyonda bücür fareli klibini izlediğim maNgayı, ilk kez canlı izleyecektim. Cuma iş çıkışına denk gelen konser için bir önceki gün 5 saatlik yoldan geldim, geceyi konserin yapılacağı şehirde geçirdim.Konser salonu alışık olduğumuz konser mekanlarından değildi. Burası balkonu, orkestrası ve locaları olan bir tiyatro salonuydu. Herkesin biletinde yazan numaralı koltukta oturarak maNga konseri izlemesi bekleniyordu. Salon, maNga'nın enerjik müziğini dinlemek için sabırsızlanan kalabalıkla doluydu. Sahne, dramatik ışıklandırmalar ve göz alıcı efektlerle donatılmıştı, adeta bir müzikal şölenin başlangıcını müjdeliyordu. Her yer karanlığa gömüldüğünde dumanların arasından ilk önce Özgür çıkıp bateri solosuna başladı. Sonra bas gitarıyla Cem'i gördük, elektroda Yağmur yerine bir başkası vardı. Ve arkalarından Ferman sahneye geldi. Konser, son albümleri Antroposen 001’den Alacaklı Topraklar ile başladı. Işıklar, ritimle birlikte dans ederken, ben de kendimi müziğin akışına bıraktım.
Kaderi bilen var mı?
Kederi umut olsun
Gününü seven var mı?
Yarını düne sorsun
Üçüncü şarkının sonunda Ferman dakikalardır bu anı bekleyen kalabalığa seslendi:
“Daha ne kadar oturarak dinleyebileceksiniz merak ediyorum.”
Bir anda tüm salon ayağa kalktı ve sahneye doğru yığıldı. İşte maNga konseri şimdi başlıyordu. Sonraki şarkılarda, grubun enerjisi ve tutkusu sahneyi ele geçirdi. Her bir üyenin performansı, şarkıların hikayesini daha da canlı hale getirdi. Özellikle Ferman'ın sahne hakimiyeti ve sesinin gücü, herkesi büyüledi.
Bitti Rüya, Dursun Zaman, Dünyanın Sonuna Doğmuşum, Beni Benimle Bırak, Cevapsız Sorular… Tabii ki yaklaşık iki saat süren konserde coşkunun tavan yaptığı an herkesin beklediği o şarkının başladığı andı: Bir Kadın Çizeceksin. Büyük bir adanmışlıkla şarkının sözlerinin tamamına eşlik ettim. Şarkının sonunda “Döneceksin gerçeklere” diye haykırdıktan sonra biraz nefeslenmek istemiştim ki Ferman’ın şapkasının bana doğru süzüldüğünü gördüm. Hemen tüm dikkatimi ve enerjimi toplayıp bir hamle yaparak şapkayı havada kaptım.
Konser sona erdiğinde, kalbim hala Manga'nın ritimleriyle atıyordu. Salonu terk ederken, etrafımdaki yüzlerdeki mutluluğu ve memnuniyeti görebiliyordum. Manga, sadece müzikleriyle değil, sahnedeki varlıklarıyla da unutulmaz bir anı bırakmıştı. Ferman Akgül’ün konserde giydiği imzalı şapkasını evimin en güzel köşesinde sergiliyor, her gördüğümde o geceyi hatırlıyorum.