27. Sayı
Denemeler
Dışardan duyulan sessizlik bu içerden gelen, derinlerde yankılanan sessiz çığlıkların. Kahve kokulu bir yağmur etkisi var ortamda. Her yer bilinmezlik. Gözlerimin tutamadıklarına ikna olmayasım var günden güne. Haklı çıkarken basamakları; insanın canı bu kadar yanmamalı derim ben, kendi adıma. Tamamına eremiyorsan hayatımda gölgeni kabul etmez ne ağaçlarım ne de huzura erme isteğim. Sen kendine dön, git yoluna. Benim yolum benden yana. Kendi irademle halledilemeyen şeyler yukarıya teslim edildi ama sabrın son demleri belli ki. Bıçak, hayatımla köprü kuran kemiğin üstünde her yeni gün onunla oynaşmakta. Kemik alıştı bu duruma artık etin canının ne kadar yandığından bir haber, dökülen kan ne umurunda onun dayanıklılığında. Benliğinle baş başa buna engel olamıyorken ruhu kaybolmuşlara ne had ne hudut dilde. Bedenden ileri gitti bu yorgunluk bende.
Atan kalbimin her darbesinde anlamadığı bir şeyler var belli ki. Öyle bir manasızlık yayılıyor kıyılardan deryalara. Ladesin anlamı kalmadı, elimde kemiğimle yapayalnız kaldım rıhtımlarda. Aklımdan geçensen de ben bağırsam ne fayda. Benden geçmişin artık. Kalemin ucundan akan birçok kelimedeki ilk masa değil yansıyanı. Derininde nihan, ruhunu satmışın anlamadığı. Çare arayan bulur ya arayamayana ne vermeli? Hevesi nasıl yerine getirmeli? Belki de getirmemeli. Varsayımlara hayat emanet edilemez. Hissedileni asla kandıramazsın. Kalbini avutursun zamanla ama aklın sana imkân bile vermez sen onu avutasın. Görmezden gelemeyene nefes almak imtihan. Zaman acımasızca ileriye giderken başa saramamaya başlamak pikap iğnesinin kırılması gibi. Berisinde olanın çizik olup olmaması önemli değildir artık. Oradadır, vardır ama içeriden yoktur. Görünümde var olabilir ama içeriden, derinlerinden bir ses yankılanmaz zaman ilerledikçe. Çoğu kez çoğunluk gördüğüne inanır. Azınlıkta birkaç şanslı bir ihtimal fark eder. Zamanla bunu ümit etmekte geçer. Zararlı olanları doğa kendi başına yok eder. Elbet döner özüne.
Göğe uzanmış dalların en sivri ucunda kuş yuvaları. Ne bir korku ne bir cesaretsizlik ve işte ondan gelen bu özgürlük. Yaratılmış olana ihtiyaç duymama, gerek kalmama, medet’sizlik. Herkes kendine gidince sadece kuş sesi, ona eşlikçi kızıllığın dibine çökmüş mavi yeşilden gelen su. Birleşmelerine kim mâni? Kimsenin lehine bırakılmamış akıbetleri. Ayırdına var kanatların hükmünü. Nedensiz değil sivri uçlarda kurulan yuvalar, orada yetiştirilen yavrular. Çok da değil gerçek. Ne kadar tek o kadar yek. Ahengi bozana bin ah olsun ilelebet. Bu yükü omuzlarına alanda yok bir daha iflah. Ahın sorgusu yedinci katta. Zamanla soramadım neler olduğunu. Sorgusuzca teslimiyet. Gözlerimin içinde yer edinmek isteyen bir ışık hüzmesi. Tam ilerde bana yansıyorken, toprağın nemli kokusundan anlarım yağmurun az önceki gidişini. Karışmadan tek kalmak öyle güzel ki; yokluk koymaz artık kalbim hiçbir atımına. Ben benden kendi yolumda.