29. Sayı
Şiirhane
Kök salmak isterdim korkularına bir incir ağacı gibi
Hırkama karışmış kokularımız da terk etmeden bizi
Anlatmak isterdim bakışlarının gölgesindeki karanlıkta
Gözlerdeki kayboluşların bir denk geliş olmadığını
Godiva’nın ata binişindeki cesareti için
Kör eden olmak isterdim gözlerimi
Bilseydim sesindeki çocuğun hüznünü
Gidebilmek için ne çok kaldığını
Kaldığın zamanlarda ne çok beklediğini
Şimdi kök salmak istemeyen telaşının ardındaki bulamayışları
Bulamayanın aramaya olan zaafını
Görebilseydim bende bulduklarının bir arayış olduğunu
Anlatırdım seninle savrulmaya da razı olduğumu
Dudaklarındaki damla sakızı tadı silmişken tüm mazimi
Sen beni öyle, sabaha karşı
Ceketimi iliklerken fark etmediğim vedanı
Şimdi bir şampanya mantarına bakarken anlamasaydım