Zamanın Sırları: Profesör Ferdinand ve Altın Küre

Yazar

Murat Sefa Koçyiğit

30. Sayı

Öyküler

Profesör Ferdinand, tarihin derinliklerinde kaybolmuş bir zaman makinesini yeniden inşa etme projesinin başında yer alıyordu. İkinci Dünya Savaşı sonrası, gizli bir grup tarafından finanse edilen bu projede, makinenin yeniden yapılandırılması ve zaman yolculuğunun keşfi hedefleniyordu.

Makine, yıllar süren titiz çalışmaların ardından nihayet çalışır duruma getirildi. Ferdinand, beraberindeki subaylarla birlikte makineye adım attığında, karşılarına dev bir orman çıktı. Ormanın derinliklerinde yaptıkları yürüyüşten sonra, ansızın karşılarında devasa bir şehir belirdi. Şehir, altın zırhlı dev insanlar tarafından yönetiliyordu. İleri teknolojiyle donatılmış araçlar ve uçan cisimlerle doluydu.

Ferdinand ve ekibi, şehre doğru ilerlerken dron benzeri bir cisim tarafından takip edildiklerini fark ettiler. Dron, onları keşfedince subaylar ateş etmeye başladılar, ancak dronun lazer silahı hızla karşılık vererek subaylardan birkaçını öldürdü. Kaçışları sırasında, Ferdinand ormanın içindeki bir piramiti fark etti. Piramit, dünyadaki piramitlerden farklıydı; kristal duvarlarla çevrili ve altın kapılara sahipti. İçerisi de muazzam büyüklükteydi.

Piramitin merkezinde altın renkli ışıklarla süslenmiş bir sunakta, Ferdinand sandık içindeki altın küreyi buldu. Küre, çeşitli simgelerle bezenmişti ve üzerinde gizemli bir enerji yayıyordu. Ferdinand, küreyi incelediği sırada, şehirden gelen dev insanlar onları bulup kovalamaya başladılar. Ferdinand hızla sandığı alıp tekrar ormana doğru kaçarken, ansızın bir portalın açıldığını gördü ve kendini tekrar zaman makinesinin bulunduğu odada buldu.

Bu esnada, devlerin dünyasından gelen dev bir varlık, onlardan çaldıkları enerji küresini geri istedi. Dev, kürenin geri verilmemesi durumunda dünyanın zaman akışını hızlandıracağını ve her canlının hızla yaşlanarak öleceğini söyledi.

Bu sırada devletin Quantum Uzmanı Edwin, zaman makinesini çalıştırarak zaman akışını kontrol altına almaya çalıştı. Ancak dev, zamanın hızlanmasını durdurulamayacak bir şekilde ayarlamıştı. Genç bir insanın bile dakikalar içinde yaşlanarak öldüğü bir felakete sürüklendi dünya… Ferdinand'ın kaçırılması ve devlerin tehditleriyle, dünya ve insanlık büyük bir felakete doğru sürükleniyordu.

Ancak, Arkeolog Larissa'nın cesareti devreye girdi. Altın küreyi dev varlığa geri verdiğinde, dev sözünde durarak zamanı normale döndürdü. Ancak bu deneyim, insanlığın doğanın kendi kusursuz sistemini anlamadan manipüle etmeye çalışmanın büyük riskler taşıdığını gösterdi.

Dev, altın küreyi alıp zamanı normale döndürdükten sonra Profesör Ferdinand'a mızrağını doğrultarak şunları söyledi:

"Siz insanoğulları, zaman kavramı hakkında zerre kadar bilginiz yokken bir de ona hükmetmeye mi çalışırsınız? Şunu unutmayın ki Tanrının kusursuz sistemini sizin gibi aciz yaratıklar asla bozamazsınız ve anlayamazsınız."

Bu sözlerle birlikte dev, kendi varlığını ve altın küreyi geri almasının bedelini ödetmek üzere gitmeye hazırlandı. Profesör Ferdinand'ı işaret ederek devam etti:

Dev, ardından Larissa ve tüm üsse seslendi:

"Siz insanoğulları, doğanın ve evrenin derin sırlarını anlamadan ve müdahale etmeden önce, kendi sınırlarınızı bilin. Teknolojiyle ne kadar ileri gidilirse gidilsin, evrenin kusursuz düzenini bozmaya çalışmak büyük risk taşır."

Bu sözlerin ardından dev, kendi varlığıyla birlikte altın küreyi geri aldı ve ışınlanarak yok oldu. Profesör Ferdinand ve ekibi, yaşadıkları olayların etkisiyle derin düşüncelere daldılar. Ferdinand, devlerin dünyasında yaşadığı deneyimle, insanlığın sınırlarını ve doğanın kendi akışına müdahale etmenin getirebileceği felaketleri daha iyi anlamıştı.

Bu olay, insanlığın gelecekteki keşif ve teknoloji arayışlarında dikkat etmesi gereken önemli bir ders olarak tarihe geçti. Ferdinand ve Larissa, yaşadıkları bu deneyimle evrenin derin sırlarının hala çözülmemiş olduğunu ve doğanın kendi kusursuz düzenine saygı duyulması gerektiğini anladılar. Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte, evrenin sınırlarına müdahale etmenin getirebileceği büyük riskleri daima göz önünde bulunduracaklardı.

Ve böylece, zamanın sırları ve evrenin derinliklerindeki gizemler hakkında yapılan bu keşif yolculuğu, insanlığa önemli dersler ve düşünceler sunmuştu.