Kaç Yılımı Aldı Bu Yaşam?

Yazar

Ecem Kömürcüoğlu

30. Sayı

Öyküler

Bir zamanlar benim de aşındırdığım sokakta yürüyor yüzlerce insan. Adım adım yiyip bitirdiÄŸim caddelerde bambaÅŸka atılan adımları izliyorum, çiçeklerle bezediÄŸim balkonumdan. Sardunyam... Pembe sardunyam da görüyor bu ışık alan, insan dolu caddeyi. Ve benim geçmiÅŸimin üzerinde adım adım yol alan insan selini... Benim adım Türkan. Belki de Sevim… Ya da Sabahat… Bunu bilemiyorsunuz. Varsın sizin dediÄŸiniz olsun. Çünkü ben bütün o kadınlar olmak istiyorum. Hepsini birden görüverin benim sözlerimde. Eski bir memur, bir öÄŸretmen, bir terzi ya da ev hanımıyım. Belki çok sevilen bir babaanne, belki huysuz bir anne ya da hiç çocuÄŸu olmamış, belki de evlenmemiÅŸimdir. Tahminlerle bezeli bir hayatı yaşıyorum ÅŸuan zihninizde. Ve ben gerçekten varım! Ne ÅŸekilde, ne surette, hangi binanın hangi katındayım? Bunu sadece siz biliyorsunuz. Ben bile deÄŸil, yalnızca siz… Herkes kendi yaÅŸamından sahneler alıp koparıp birleÅŸtirerek bir “ben” inÅŸa ediyor ÅŸuan. Ve ben bunları asla bilemeyeceÄŸim. Tıpkı bu insan selinin içinde yol alıp giden adımların varış noktalarını bilemediÄŸim gibi. Aslında bu konuÅŸan da ben deÄŸilim ki! Ben hiç tanımadığım bir karşı komÅŸunun kızı tarafından seslendirilmekteyim. Åžuan onun kafasının içerisindesiniz. Belki de bu sözlerin benimle alakası dahi yok. Belki de benden daha da ben. Az önce balkondan izlerken dışarıyı, göz göze geldik kendisiyle. O da dışarıyı izliyordu. Benim seksen yaşımda yaptığımı o yirmisinde yapıyor. Bense o yıllarda o insan selinin içindeydim ve akıp gidiyordum. O ise kalabalıktan kaçıyor. Bir daha gelsem dünyaya bir daha bırakırım kendimi o insan selinin içine. Ben ÅŸimdi içeri giriyorum. Ama o kız hala pencerede. Arada bana bakıyor. Tuhaf. Hava serin. Altmış yıl önceki ruhum kadar serin. Ve bir o kadar da ÅŸimdiki saçlarım kadar cılız bir esinti var. Adımlarımı yavaÅŸtan içeri yönlendiriyorum. Dizlerim aÄŸrıyor. Oturmalıyım, elli yıldır oturduÄŸum o koltuÄŸa. Tekrar!