31. Sayı
Öyküler
“Bazen canım düÅŸünmeden bir yolculuÄŸa çıkmak istiyor.Hani tek ihtiyacım olan ÅŸey buymuÅŸ derler ya, tam olarak öyle hissediyorum.” derken ellerini birbirine kenetlemiÅŸti. Gözleri masadaki boÅŸ kahve bardağına bir o kadar boÅŸ bakıyordu. Onun için endiÅŸelendim. O gözler ne anlatmak istiyordu? Anlayamamıştım. Ani bir kararla masadan kalkarak odamdan arabanın anahtarını aldım. Yanına gittiÄŸimde gözleri aynı yere bakıyordu. Anahtarı sallayarak “O zaman kısa bir yolculuk yapalım, içimizden konuÅŸtuklarımızı duymadığımız...” Sözlerim yüzünde küçük bir tebessümün belirmesini saÄŸlamıştı. Dolaptan hırka alarak arabaya gittik. Hafif çiseleyen yaÄŸmur biraz daha hızlanıyor gibiydi.Arabanın camlarını biraz açınca toprak kokusu içeriye hüzünle sarılı bir huzur vermiÅŸti. Emniyet kemerini taktıktan sonra “Nereye gidiyoruz?” diye sordu. Arabayı çalıştırırken derin bir nefes almıştım. “Bilmem. Aslında bilmek zorunda da deÄŸiliz.” Hafiften kıkırdar gibi olmuÅŸtu ama devamında bir ÅŸey söylemedi. Eski Türkçe ÅŸarkıların olduÄŸu bir çalma listesi açarak dar sokaklardan geniÅŸ bir caddeye çıktık. YaÄŸmur hızlanır sanmıştım fakat durmuÅŸtu. Camı sonuna kadar açıp kolunu rüzgarın rotasına emanet etti. Gözlerinde ki o boÅŸ bakışlara binen, anlamını bilmediÄŸim anlamlar kafasındakileri merak etmeme neden oluyordu. Ama konuÅŸmamam gerektiÄŸinin farkındaydım.
DaÄŸ yoluna geldiÄŸimizde her iki tarafı da aÄŸaçlarla çevrili olan yolu yıldızların ışığı aydınlatıyordu. Sanki ay yolun sonunda bizi bekliyor gibi tam karşımızdaydı. Saçlarımı dalgalandıran gece meltemi ruhumu okÅŸarken gaza biraz daha yüklenip buna benimde ihtiyacım olduÄŸunu fark etmiÅŸtim. ÇoÄŸu zaman kendi kendime düÅŸünmek için bile vakit ayıramıyordum.Kaçtığım onca duygu içimin en derinlerini kemirirken hiç bir ÅŸey olmamış gibi yaşıyordum, yaşıyorduk. Mutlu görünmeyi huy edinmiÅŸtim. Mesela kendime en çok ihtiyacım olduÄŸu zamanlarda hep kalabalıklaÅŸmıştım.Sarılmam gereken bir ben varken köÅŸe kapmaca oynamıştım duygularımla. En çokta iyi göründüÄŸüm için sorulmamıştı nasıl olduÄŸum. Elbette bunun sebebi bendim. Bendim beni benden bu kadar mahrum ederken soran olur mu diye bekleyen. YaÄŸmurun tekrar çiselemeye baÅŸladığını görünce sol elimi dışarı doÄŸru uzatıp hızımı düÅŸürdüm. Kafamı ona çevirdiÄŸimde koltuÄŸunu iyice geriye yasladığını gördüm. Gözlerinden süzülen yaÅŸların sesini kendi kafamın içindekilerle uÄŸraşırken fark etmemiÅŸtim. Sormadım. Ama içim ezildi.
Biraz ileride görünen sokak lambaları bize göz kırpmaya baÅŸladığında farklı bir manzaraya doÄŸru ilerlediÄŸimizi anlamıştım. Virajlı yoldan aÅŸağı doÄŸru inerken aÄŸaçlar azalmaya baÅŸladı. AÅŸağı indiÄŸimizde küçük evlerin olduÄŸu dar bir sokaktan olabildiÄŸince yavaÅŸ bir ÅŸekilde geçtim. Ortalıkta kimseler yoktu ve kasabanın bakkalı çoktan kapatmıştı. Ä°ki tane sokak köpeÄŸi arabaya doÄŸru havlayınca korkuyla kolumu camdan çektim. Dar sokağı geçince tahminlerime uymayan bir ÅŸekilde dere kenarına ulaÅŸmıştık. ÅžaÅŸkın bir ÅŸekilde yüzüme bakarken gözlerini çoktan sildiÄŸini gördüm. Arabadan inip suya yaklaÅŸarak kollarımı açtım. “Ä°çimizdeki özlemlerin, kırgınlıkların ve hatta sevgilerin akıp gitmesine izin verelim mi?” derken elimi tutup kollarını açmıştı.
Saçlarımız sırılsıklam olana kadar sessiz çığlıklar atmıştık. YaÄŸmurun hızlanması gözyaÅŸlarımızdan utanmamıza engel olmuÅŸtu. DüÅŸünmeden çıktığımız bu yolda tamda ihtiyacım olan ÅŸey buymuÅŸ diyerek ona minnet etmiÅŸtim.