31. Sayı
Öyküler
Beni hiç uğurlamaya gelmediler. Gidip geldiğim onca şehir, yarıda kalan günler ve geçip gitmesini istemediğim anlar… Ben insan uğurlayamam, arkasından da hiç el sallamam. Buğulu camda buruşmuş suratlar hayat gibi akıp gider. Soğukta tir tir titrenir otogarlarda. Sıcak olduğunda hiç çekilmez. Yarıda kalmış birçok şeyi temsil eder ya da yeni başlangıçları. Otogarlar bir çok hissin hissedildiği ya da hissedilmediği yerlerdir. Çocuğunu üniversiteye yollayan buruk aileler, birbirlerini son kez görecekmiş gibi davranan aşıklar, uyuklayan yaşlılar ve kimsesizlerin yeridir otogar. Bu şehirden gitmem gerekiyor. Aylar öncesinden biletimi aldım, bugünün gelmesini hep bekledim. Fakat beni uğurlamaya kim gelecek? Ben söyleyeyim hiç kimse… Müzeyyen gelir mi sahi ? Vedalardan nefret ettiğimi en çok o bilir. Belki de İzmir’de evimde hissederim. İstanbul’un kalabalık olması en büyük nefretlerimden. Arayarak bulduğumu sandığım hisler yok. Artık hiçbir hissim yok. Yeni bir başlangıç yapmanın tam da vakti. Müzeyyen ile ayrılalı 2 ay oldu. İzmir’e benimle gelecekti oysa. Verilen sözlerin tutulmadığı gibi bu da gerçekleşmeyecek bir hayaldi sadece. Biletleri beraber aldık, üstüne yaşayacağımız balkonlu ev de tutuldu. O cam kenarında oturmayı sever, eğer gelirse ona cam kenarını vereceğim. Uzun yolculuklarda konuşmayı pek sevmez, uzun uzun bilmediği yolları izler, derin düşüncelere dalar.Kulaklıklarını takınca dünya ile bağlantısını keser ve sadece klasik müzik dinler. Yolun uzunluğu gibi uzun düşüncelere dalar. Onu öyle izlemeye bayılıyordum. Şimdi vedalaşmam gereken yerler var. Artık mekanlarla kurduğum bağlantıyı koparmam gerek, buluştuğumuz tüm yerler bana onu hatırlatıyor. Şehri terk etmem gerek. Kalabalığından sıkıldığım İstanbul… Uğruna şarkılar, şiirler, romanlar yazdıran güzel şehir. Ama artık beni boğuyorsun.
Fazlasıyla toksik olduk aynı sevgililer gibi. Üniversite sınavlarımda tüm tercihlerime İstanbul yazmıştım. Ailem bu konuda hiç desteklemedi sen oralara nasıl alışacaksın orası büyük şehir dediler, dedilerde dediler. Yine haklı çıkan annemdi ; seni orası boğar oğlum yapabilir misin? bu sözleri hep aklımda. Gençlik cesaretiyle alınan deli kararlar insanı hiç olmadığı yerlere sürükler. Aynı şu anda olduğu gibi. Bana çok şey kattın İstanbul… Verdiğim en güzel kararsın. Öğrenmem gereken çok şey vardı (hâlâ var). İstanbul’a ve Müzeyyen’e duyduğum aşk birdi gözümde.İnsan bu kadar sevdiği şehirden, aşkından vazgeçer mi ? Hem de nasıl. Şimdi bana dinginlik geldi, şu 30 yaşlarında olanların söylediği gibi tertemiz bir kafa… Olursa olur olmazsa da hayatın şerefsizliği. Yeni yollar, adını bilmediğim sokaklarda dolaşmak istiyorum. Daha sakin bir yaşam istiyorum. Artık ne istediğimi daha net biliyorum. Müzeyyen’i de yanımda istiyorum, pek mümkün olmasa da. Son vedalaşmamızda birbirimizin kalbini çok kırdık. İkimizde çok ağladık. Arkadaşlarıma anlattığımda erkek adam ağlar mı oğlum bir kız için diyorlar; erkekler de ağlar. Artık sonucu kadere bıraktık. Geçen Kadıköy’de dolanırken, kısa saçlı, kahküllü, sarışın ve ela gözlü birini Müzeyyen sandım. O bakışlar, konuşurken elini saçına götürüşü, güldüğünde sadece sol yanağında çıkan gamzesine kadar aynıydı. Nasıl olabilir böyle bir şey diye günlerce düşündüm. Ben onu sadece bir kere görmek değil, onunla yaşamak istiyorum. Belki de yeni şehre gitme avuntusu bana yeter. Yeni tanıyacağım birçok şey olacak; simalar, ortamlar, caddeler, sokaklar… Ben artık gidiyorum. Önce yapacaklarımı halletmeliyim. Sahile karşı biramı içeceğim, kendi içimde yaşadıklarımı gözden geçirip halletmiş bir şekilde yola koyulacağım. Yarın erkenden otogarda olacağım. Yaşanması mümkünken yaşanmamış birçok şeye yine küfür edeceğim.
Sabah;
Ben hazırım vedalaşamayacağımı sandığım birçok yerle vedalaştım. Otogardayım. Sigara içiyorum. Otobüsümün hareket etmesine 1 saat var daha. Erkenden geldim. Şimdi kahve alacağım, kahveciye doğru giderken kısa saçlı bir kız dikkatimi çekti. Kim bu? Müzeyyen mi yoksa? Küçük bavulu var. Evet bu Müzeyyen. Kahveleri aldı ve beni gördü. Yanıma doğru dolu dolu gözlerle geliyor. Kalbim olmadığı kadar hızlı çarpıyor. Sanırım yeniden başlıyoruz.