14. Sayı
Şiirhane
Sen Oydun
Huş Ağacından Dilimi
çarşı telaşıyla koşanlar
yarım asırlık çınara dayanır
gibi bir nefes huşu kapılarda
gümüş akşamları gündüz
altın eldiveniyle okşayınca güneş
karanfiller teneke dolusu
su zannı ağlar eteğinde çekili perdelerin
kent balkonları esbap askılığında
anlamıyorlar kendimi ayartılmış buluyorum
merdiven çıkarken
ya da inerken canlı-sızıdır hayat
bir kuş kedi boğumundan kurtulur
gece aşk pudrası yüzlerden dökülüyor
kanadı gün yüzü/Kan’ay/dı eğreti çırpınırken
babam kan bıçağıyla biçiyor mevsimleri
kuşlar cennet kaçağı soframızda
merhaba derse yamalı eklemlerimizde dilimiz buruşur
sesimiz şiirin nemi bey’im
dinimizin budur sevdiği
içmekse gözlerimizdir aşk çanağı
köksüz kırık dalın
âbidûn aynasız bakar çocuğun dilinde yaraya
sonbahar suda yürek çarpıntısı
yeşil yaprak peltekçe/söyle leylaya
yapraktır sarı kefeni ölümün
â’mâ il-e s/u göz neden-le do-nar.